10 Ekim 2014 Cuma

HAŞLAMA

    Günaydııııın, bu sıralar evde bir tatil hastası var. Bayram tatilinde sevgili eşimin boğazı şişti, devamında erken müdahale etmeseydin ateşlenme, uçuk çıkarma ve bir hafta yatak döşek yatma şeklinde devam edecekti. Üç gün ballı tarçınlı zencefilli karışımlar içirerek ayağa kaldırdım, çorbasız sofraya oturtmadım. Dün akşam da kombo yapıp haşlamayla hastalığı evden def ettim :)))) İçindeki malzemelerin tamamı metabolizmayı güçlendirici sebzeler, et suyunun soğuk algınlığına iyi geldiğini herkes bilir. Haşlama uzun süre pişeceği için etinizin lifli ya da sert kısımdan olmasının bir sakıncası yok.
  • 8-10 iri parça dana eti
  • 2 büyük havuç
  • 2-3 büyük patates
  • 1 büyük kuru soğan
  • 8-10 diş sarımsak
  • tuz karabiber
  • soğuk su
    Malzeme listesindeki suyun soğuk olması önemlidir, eğer sıcak suyla pişirmeye başlarsanız etin dışı kabuklanacak ve suyunu haşlama suyuna vermeyecek, içinde tutacaktır. Kaliteli bir et suyu elde etmek istiyorsanız muhakkak haşlama suyunuzun soğuk olması gerekiyor. Soğuktan kastım buzdolabından çıkmış su değil tabii ki :D Musluk suyu. Tencere olarak muhakkak düdüklü tencere kullanın.
    Et parçalarının üzerini 2 parmak geçecek kadar su ekleyip, tuz ve karabiber serperek ocağa alın. Etin pişme süresi sebzelerden uzun olduğu için sebzeleri haşlama tenceresine et kaynamaya başladıktan sonra ekleyeceğiz. Havucu, patatesi, soğanı ve sarımsakları soyun. Havuçla patatesi et parçalarının boyutunda dilimleyin, soğanı dörde bölün. Et kaynamaya başladığında sebzeleri tencereye ekleyip biraz daha tuz ve karabiber serpin. Su yeniden kaynamaya başladığında düdüklü tencerenin kapağını kapatıp ötmeye başladıktan sonra ocağın altını yarım kısıp 30 dakika pişmeye bırakın. Ocağın altını kapattıktan sonra tencerenin kapağını açmadan 30 dakika dinlendirip öyle açın, sıcak servis yapın.


    Şefin tavsiyesi; bol limon sıkarak tüketin ;)

    AFİYET OLSUN (:

3 Ekim 2014 Cuma

YOĞURTLU KABAK

    Yaz geride kalırken, biz ona hüzünle mendil sallarken yaz sebzeleri de raflardan ufak ufak uzaklaşmaya başladı. Patlıcanlar acımaya, kabaklar pörsümeye, fasulyeler lekelenmeye başladı. Karnabahar, brokoli ve lahana yan tezgahtan gözümüze parlak parlak görünmeye başladı. Bu aşamada önümüzdeki hazirana dek lezzetli yaz sebzeleri yiyemeyeceksek son turfandayla lezzetli bir tarif daha vereyim size ^_^ Oldukça kolay, lezzetli ve sağlıklı bi yemek. Ben dolu dolu bir tabak alıp ana yemek olarak tüketmekten keyif alıyorum ama ara sıcak ya da meze olarak da tüketebilirsiniz. Zor hazmedilen proteinlerin yanında mide yardımcısı olarak da tüketebilirsiniz :) Kendi yoğurdumu evde mayalarım ama mantı ya da meze yapacaksam hazır yoğurdun yoğunluğuna ve tatlılığına sığınırım. Tercih sizin.
  • 1 kg kabak
  • 500 gr yoğurt
  • 1 diş sarımsak
  • 3-4 dal dereotu
  • 1/3 demet maydanoz
  • 1 tatlı kaşığı domates salçası
  • 2 tatlı kaşığı tereyağ
  • 1/2 çay kaşığı pul biber
  • 1/2 çay bardağı sıcak su
  • tuz
    Kabakları yıkayıp küp doğrayın, makarna haşlar gibi bol tuzlu suda 8-10 dakika haşlayın. Haşladığınız kabakları kevgirle süzdürerek borcama alıp dereotu ve maydanozları ince doğrayıp sıcak kabakların üzerine serpin. Üzerini streç filmle kapatıp 15 dakika kendi sıcaklığıyla demlenmeye bırakın. Sarımsağı tuzla ezip yoğurtla karıştırın. Sos tavasında tereyağını eritip salçayı kavurun, yarım çay bardağı sıcak suyu üzerine ekleyip pul biberi de serpip su yarıya inene dek pişirin. 

    Kabakların üzerine önce sarımsaklı yoğurdu sonra salça sosunu döküp ılık servis yapın.


    AFİYET OLSUN (:

1 Ekim 2014 Çarşamba

KAĞIT KEBABI

    Havalar hafif serinlemişken ağır yemeklere ufaktan bir giriş yapalım. Yaz boyu taze fasulyeydi, fırında sebze kızartmasıydı, ızgaraydı derken kilo verdiniz tariflerimle :D Ben veremedim, zira Nil Hanım 8 aylık oldu gün be gün şişmeye devam etmekteyim >.< Şunun şurasında bir kaç hafta daha güncel tarif girerim sonrası için söz veremiyorum :)  
    Bugünkü yemek çooook eskilerden geliyor. Evde hiç pişirmedim, annem de pişirmezdi ama ben çok severdim, babam da fabrikada çıktığı zaman bana muhakkak getirirdi ^_^ 8 aylık halinde deli mi dürttü böyle kademeli bi yemek yaptın derseniz şöyleki işe beğendi yapmak için başladım, evet farkındayım o da basit değil aman ne bileyim canım, çok sıkıldıysam demek ki :D uğraşasım gelmiş :D Neyse ne diyodum, beğendi; patlıcanlarım pek şirinmiş böyle mini mini bana bakıyolardı, közlesen canımız yok elinde kalırız der gibi bakıyolardı. Eh madem peki kızartayım dedim, patlıcanlar için değişen bişey olmadı her halükarda yenecekler efenim, usluca kızartma tenceresinin yanına sıralandılar. Ve kağıt kebabının serüveni başladı. Malzemeler 4 kişiliktir.
  • 6-7 minik patlıcan
  • 4 orta boy patates
  • 500 gr kuş başı dana eti
  • 2 orta boy havuç
  • 7-8 diş sarımsak
  • tuz karabiber
  • kızartma yağı
  • 4 yaprak yağlı kağıt
    Patlıcanları alacalı soyup küp doğrayın. Patatesleri soyup küp doğrayın, havuçları soyup küp boyutunda doğrayın. Sarımsakları soyun. Kızartma tenceresinde bol yağ ısıtın, sırasıyla patlıcanları, patatesleri ve havuçları kızartıp ayrı tabaklara alın, fazla yağlarını bırakmaları için tabakların altına kağıt havlu sermeyi unutmayın. Başka bi tavada tuz ve karabiberle tatlandırdığınız eti kavurun.


    Bütün malzemeler piştikten sonra 15 dakika soğumaya bırakın. Yağlı kağıtlardan birini alın, bütün malzemelerin 1/4'ini kağıdın ortasına yerleştirin. Üzerine tuz serpin.


    Yağlı kağıdın dört tarafını zarf kapatır gibi kapatıp kapama kısmı alta gelecek şekilde fırın tepsisine yerleştirin. Bütün kağıtlar bitene kadar aynı işleme devam edin. Fırını 200 'C de ısıtıp 10-15 dakika fırında tutup sıcak servis yapın. 


    Ben yanına pirinç pilavı ve cacık yaptım bu da şefin önerisi olsun :) Şimdiden ellerinize sağlık :)

    AFİYET OLSUN (:

30 Eylül 2014 Salı

MANTAR KAVURMA

    Bugün markette dolaşırken öyle bir mantar paketi gördüm ki sebze reyonunun önünde çakıldım kaldım resmen. Bembeyaz ve kocaman mantarları çiğ yiyesim geldi. Eve geldiğimde o mantarları başka malzemelerle karıştırıp tadını kaybetmek istemedim. Ortaya bu sade ve lezzetli yemek çıktı. Basit, lezzetli, kurtarıcı, zengin ama mütevazı ^_^ Mantar protein açsından oldukça zengin bir gıdadır; sebze demiyorum çünkü mantarın hala bitki mi hayvan mı olduğu konusunda tartışmalar var. Oldukça ucuz bir protein kaynağı olduğu konusundaysa her iki taraf da hemfikir :) Proteine ulaşmanın ucuz yolu, bir öğrenci yemeği :D Hadi kolay gelsin diyelim size :)
  • 1 kg iri mantar
  • 2 büyük kuru soğan
  • 3-4 çorba kaşığı fındık yağı
  • tuz karabiber
    Yağı derin bir tencerede ısıtın, kuru soğanları küp doğrayıp tuz ve karabiberle karamelize olana dek pişirin. Bu pişirme ortalama 15 dakika sürer. Soğanlar kavrulduktan sonra mantarları temizleyip iri doğrayıp tencereye ekleyin. Üzerine yeniden tuz serpip tencerenin kapağını kapatın. Orta ateşte mantarlar su bırakana dek pişirip kapağı açın. Ocağın altını da açıp suyunu çekene dek pişirin. Ben yanına tereyağlı klasik makarna haşladım. İkisi birbirine çok yakışıyor. Afiyetle yedim ^_^ Koşarak markete gidin, bu akşam yemeğiniz bu olsun, pişman olmicaksınız ^_^ 


    AFİYET OLSUN (:

29 Eylül 2014 Pazartesi

KIŞLIK HAZIRLIKLAR

    Eylül Mersin'in en güzel olduğu aydır. Havaya serin bir koku çöker, denizin üzeri açılır ufuk hiç olmadığı kadar net görünür, gece açan çiçekler mis gibi kokar, klimalar kapanır serin uykular başlar, leyleklerin çizdiği V'yi izlemek keyif verir, limonataların ve İce-coffe'lerin yerini sıcacık kahveler alır ^_^
    İlkokuldayken incecik kitaplarımız vardı, mevsimleri anlatırdı. Her mevsimde evlerimizde ne değişiklikler olduğunu anlatırdı. Yazlık kışlık kıyafetlerin değişimi, mevsimlik temizlikler, vb. En sevdiğim kitap sonbahar kitabıydı. Çünkü evde çok fazla değişiklik olurdu; bahar temizliği yaptırılır, yazın kaldırılan halılar yıkamadan gelir yeniden serilir, kışlık turşu/konserve/zeytin yapılır, yazlıklar kalkar kışlıklar naftalin kokularıyla dolaplardaki yerini almaya başlar. Temizlikti, halıydı bunların hiç biri beni ne o zaman ilgilendirdi ne şimdi ilgilendirir :D Ama iş mutfaktaysa elbet ilgimi celp eder :) Hadi bu akşam konserve domates yapıp zeytin tatlandıralım :)
    Biz bu kış 20 kg bursa domatesinden konserve yaptık, kış boyu mis gibi tüketicez :) Kışın ortasında kavanozun kapağını açmak eve mis gibi taze domates kokusu doldurmaz sadece, yaz kokusunu da beraberinde getirir ^_^
  • 20 kg bursa domatesi
  • tuz
  • 19 tane litrelik kavanoz
  • 19 tane yeni kavanoz kapağı
    Kavanozları ve kapaklarını yıkayıp kurutun. Kavanozları tekrar tekrar kullanabilirsiniz ama kapakları her sene yeni almanız gerekir. Konservelerin kapakları vakumlanarak kitlendiği için açarken bir bıçak yardımıyla havasının alınması gerekir, havası alınan kapak yeniden vakumlanmaz, hava alır, bütün emeğiniz heba olur.
    Domatesleri yıkayıp köklerini çıkarın, dörde bölüp evdeki en büyük tencereye doldurun. Biz aşure tenceresinde yaptık 3 seferde bütün domatesi bitirdik. Siz elinizdeki tencereye göre değerlendirin. Tencereye doldurduğunuz domateslerin üzerine kilo başına 1 çay kaşığı tuz serpip yüksek ateşte kaynatın. Domatesler kaynamaya başlayınca tahta kaşıkla alt üst edip pişirmeye devam edin. 3-4 dakika domatesler yumuşayana kadar pişirdikten sonra el blendıreyla tamamen püre haline gelene dek çalıştırın. Domatesin kabuğunu soymadığımı fark etmişsinizdir. Domatesin sahip olduğu likopenin büyük kısmı kabuğundadır ve kabuğunu soyarak yaptığınız taktirde bu kadar uğraşmanızın hiç bi anlamı kalmaz. Domatesleri blenderdan geçirdikten sonra ocağı yeniden açın ve karıştırıp kaynamaya bırakın. Sos kaynamaya başladığında 1 dakika bekleyip altını kapatın. Çok fazla pişirirseniz taze domates kokusunu yitirir, salça gibi koklmaya başlar bu da bizim istediğimiz şey değil. Kuru kavanozları domates sosuyla doldurup kapaklarını sıkıca kapatın ve ters çevirin. Kavanozlar tamamen soğuyana kadar ters muhafaza edin. Soğuyup düz çevirdiğinizde kapaklarının içe doğru çöktüğünü görürsünüz, bu vakumlandığını gösterir. Artık domates konserveleriniz hazır, serin bir rafa kaldırıp 1 yıl boyunca gönül rahatlığıyla tüketebilirsiniz; katkısız, taze, lezzetli :) Afiyet olsun :)


    Gelelim zeytin tatlandırmaya. Bu biraz daha zahmetli bir iş. Türkiye zeytin konusunda çok zengin (şimdilik), çok fazla ve farklı çeşit var. Hepsinin tatlanma şekli aynı ancak süresi farklı. Ege'nin Akdeniz'in iklimi farklı olduğu için zeytin ağaçlarının verdiği meyvede farklı, yağlılık oranı, yağ zeytini, sofra zeytini, salamuralık zeytin, kurutmalık zeytin ve daha farklı kırk çeşit :) Biz evin bahçesindeki zeytinleri topladık bu sabah :) Keyifle tatlandırıp kış boyu da keyifle tüketicez ^_^ Bizim zeytinler Akdeniz zeytini. İkiye ayırdık; yeşil ve siyah. Önce siyahları nasıl tatlandıracağınızı anlatayım;


    Siyah zeytinleri yıkayıp suyu aksın diye süzgeçte bekletin. 5 litrelik plastik kavanozun 3/4'üne kadar doldurup üzerine 2 servis kaşığı dolusu salamuralık tuz serpin kapağını kapatıp serin ve gölge bi yerde saklayın. Her gün kavanozu sallayıp yeniden beklemeye bırakın. Bir kaç gün sonra zeytinin kavanozunda su biriktiğini göreceksiniz, su biriktikçe kavanozun kapağını açıp üzerine bir tülbent ya da ince süzgeç geçirip suyunu boşaltın. Kavanozun kapağını yeniden kapatıp aynı işlemi zeytin artık su bırakmayana dek sürdürün. Zeytin buruşup yarıya dek inecek, bu süreç yaklaşık bir ay kadar sürecek. Zeytinler bu hale geldikten sonra geniş bir kaba alıp üzerine 1 çay bardağı ay çiçek yağı boşaltıp karıştırın, daha küçük bir kavanoza alıp buzdolabında saklayın. Zeytinyağı koyarsanız zeytinler yumuşar!


    Yeşil zeytini tatlandırmak siyahından daha zahmetsiz. Yeşil zeytinleri yıkayıp suyunu süzdükten sonra elinize bir kesme tahtası bir de havan alın. Zeytinleri ezmeden tek vuruşta kırın (zeytinleri yarın). Geniş bir kaba su doldurup kırdığınız zeytinleri içine atın. 5 litrelik plastik kavanozun içini kırdığınız zeytinlerle doldurun, üzerini zeytinleri içine attığınız acı suyla doldurun, içine 2 servis kaşığı kaya tuzu atın serin ve gölge bi yerde bekletin. Bu şekilde 1 yıl bozulmadan ve yumuşamadan muhafaza edebilirsiniz. Bir gün tuzlu suda bekledikten sonra, yiyeceğiniz kadar zeytini içinden çıkarıp küçük bir kavanoza alın, üzerini sade suyla doldurup gün aşırı suyunu değiştirerek tatlanmasını bekleyin. Ben zeytinin taze acılığını severim, 3. gününden itibaren yemeye başlarım ama sizin damağınız hazır zeytine alışıksa 1 hafta kadar bekleyin derim.

    Eveeeeeet kışlık zeytinleriniz ve konserveleriniz hazır ^_^ :) 

    AFİYET OLSUN (:

24 Eylül 2014 Çarşamba

TERBİYELİ TAVUK

    Sebzeli tavuk soteyi hepiniz bilirsiniz. Ama bazen bildiğiniz yemekleri farklı şekilde pişirdiğinizde bambaşka bir lezzetle karşılaşırsınız. Ben bugün yemekte atraksiyona girmek istedim, çok sıkıldıysam demek ki :D Bu güzel yemeği pişirdim, yanına sade makarna haşladım. Mısır gevreği kasesine önce makarnadan koyup üzerine terbiyeli tavuğumdan bir kaç kaşık ekledim. Tavuğun sosu makarnaya da çok yakıştı, aynı şekilde tüketmenizi öneririm; şefin tavsiyesi ;) Kızım da çok beğenmiş olacak ki yediğimden beri tekmeleyip duruyor beni :D Artık bilgisayara doğru eğilip yazmak oldukça zor gelmeye başladı, bilgisayarın başında at biner gibi dimdik oturmak zorunda kalıyorum değerinizi bilin :D Hadi malzeme listesini verip yapımına geçelim gençler :)
  • 1 tam tavuk göğsü
  • 3 çorba kaşığı zeytin yağ
  • 3 çorba kaşığı fındık yağı
  • 2 çorba kaşığı un
  • tuz karabiber pul biber
  • 1 büyük kuru soğan
  • 1 çarliston biber
  • 1 salçalık kırmızı biber
  • 2 büyük domates
  • 1 tatlı kaşığı domates salçası
  • 7-8 diş sarımsak
  • sevdiğiniz bir çeşit sade makarna
    Derin bir tencerede zeytinyağını ısıtın, kuru soğanı küp doğrayıp ısınan zeytinyağında karamelize olana dek pişirin. Bunun için sabırlı olmanız gerekiyor, kuru soğan oldukça şekerli ve sulu bir sebzedir, karamelize olması yaklaşık 12-15 dakika sürer. Soğan karamelize olduktan sonra kırmızı salçalık biberi küp doğrayıp ekleyin. Kırmızı biber oldukça etli bir biberdir ve diğer biberlere göre daha geç pişer, bu nedenle çarlistonla aynı anda eklemeyin. Kırmızı biber bir kaç dakika kavrulup yağa rengini verdikten sonra çarliston biberi de küp doğrayıp ekleyin. Biberler kavrulduktan sonra Küp doğradığınız domatesleri ve küçük doğradığınız 4 diş sarımsağı ekleyip kaynamasını bekleyin. Sebze sosu kaynamaya başlayınca tencerenin kapağını kapatıp ocağı kısın ve 15 dakika pişirin. 
    Tavuk göğsünü yıkayıp kağıt havluyla tamamen kurutun. Küp doğrayın. Unu, tuzu, karabiberi ve pul biberi karıştırıp tavuk göğüslerini bu karışıma bulayın. Geniş bir tavayı ısıtıp fındık yağını ısınan tavaya alın ve üzerine kapladığınız tavuk göğüslerini ekleyin. Hızlıca her tarafını kavurduğunuz tavuk göğüslerinin üzerine sebzeli sosu ekleyin. Birlikte 15 dakika daha pişirdikten sonra 15-20 dakika dinlenmeye bırakıp sıcak servis yapın. Başta söylediğim sunum önerisini yabana atmayın ;) Sade makarnayla birlikte enfes oluyor.


    Ben üzerine bir güzel dilim ıslak kek yedim ^_^ Lezzetli günleriniz olsun :)

    AFİYET OLSUN (:

23 Eylül 2014 Salı

MERSİN ENJOY BURGER HOUSE



    Uzun zamandır ne tarif giresim geliyor ne de yazı yazasım. Ama bu akşam dışarıda öyle bir yemek yedik ki eve gelir gelmez yazmak istedim. Beni takip edenler biliyor artık Mersin'de yaşıyorum ve dışarıda yemeyi çok sevmeme rağmen bu şehirde yemek yiyecek kaliteli bir mekan bulamıyorum. Nişastayla kalınlaştırılan dö mi glas sosu utanmadan servis eden Big Chef'e sahip bir şehirde yaşıyorum ben. Pandispanya tabanına muhallebili krema basıp tiramisu diye sunmaya utanmayan Mado'ya sahip bir şehirde yaşıyorum ben. Hazır hamburger ekmeğine, hazır köfte koyup burger diye sunmaya utanmayan Cafeler'e sahip bir şehirde yaşıyorum ben. Ama bugün, açılalı henüz dört gün olmuş bir Burger House'a gittik. Aylardır açılmasını bekliyorduk eşimle ve açıldığını gördüğümüz anda oturup bir anda deneyebileceğimiz kadar çok şey sipariş ettik. Eşim şefin özel burgerini sipariş etti; içi karamelize soğan, dana bacon, chedar, mantar ve kibrit patates dolu; inanılmaz lezzetli ve inanılmaz doyurucu. Ben mini burger mönü istedim; mini bacon burger, mini mushroom burger ve mini cafe de paris burger. Burda bi es verip cafe de paris burgerden bahsetmek isiyorum size. Cafe de paris sos taze baharatlarla ve tereyağıyla yapılan bir sostur, ızgara etlere çok yakışır ve ben çok severim. Bu kadar sevmeme rağmen burgerde denemek hiç aklıma gelmemişti. Bir et sosu burgere ancak bu kadar yakışabilir. Es verdiğim yerden devam ediyorum, burgerlerin yanına patates kızartması ve hellim stick istedik. Hellim çubukları konusunda başta tereddüt ettik, malum hellim çok tuzlu bir peynirdir ama servis yapan eleman tuzunun alındığının garantisini verince sipariş ettik, dışı çıtır içi yumuşacık ve inanılmaz lezzetli peynir çubukları yedik. 


    Her şeyin ne kadar lezzetli olduğunu anlattım, ama bu lezzet kolay yakalanan bi lezzet değil. Ekmeklerinden kullandıkları soslara, köftelerinden atıştırmalıklarına her şeylerini şefleri hazırlıyor. Olabildiğince taze/günlük ürünler ve soslar kullanıyorlar. 


    Mekanın dekorasyonu sade ve şık, sunumlar burgere uygun ve alışılmışın dışında; ne Amerikan tarzı sepetlerde ne de Steak House tarzı tahtada, kendine has döküm tavalarda. Mekan insanı ahşabın sıcaklığıyla karşılıyor, mekanın sahibi aynı zamanda çalışanı :) Abi kardeş açmış mekanı; abi şef, kardeş servis elemanı :) Açık mutfak usulü çalışan mekanda uzun uzun oturmak istemezseniz mutfağı gören bar kısmında da oturabilirsiniz. 


    Mersin'de kaliteli mekan tutar mı bilmiyorum ama biz bu Burger House'u çok sevdik. Yeri Pozcu Groseri'nin hemen arkasındaki sokağın köşesi, ulaşım çok rahat, mönü çok lezzetli, sahipleri çok sıcak ve ilgili, mekan rahat ve samimi.. Denemenizi şiddetle öneririm, damağınız kaliteli burgeri hak ediyor ;) Mönünün fotoğraflarını da ekliyorum mekan sahiplerinin izniyle ^_^ 





    Düşünceli mekan öğrencileri de düşünmüş :) Oldukça uygun öğrenci mönüsünü de mönülerine eklemişler :) Gidin ve deneyin, pişman olmazsınız :)

    AFİYET OLSUN (:


5 Eylül 2014 Cuma

LABNELİ İRMİK HELVASI

    Salıdan beri süregelen tembelliğime tatlı krizim son verdi ((: İşe kremalı irmik helvası amacıyla başladım ama kardeşim krema stoğumu tüketmiş -_- Ben de yerine labne kullandım.. İkisi de bana ait tarifler olduğu için istediğim gibi modifiye edebilirim :D Bilirsiniz irmik helvası Türk mutfağının as tatlısıdır ama ağırdır da, labnenin tuzu  ve ekşimsiliği irmik helvasının o bayan tadını indirgiyo. Normalden daha az şeker kullanılarak yapılan bu helva severek tüketeceğinize inandığım bi tarif. Malzeme listesinde bulunan bal inanılmaz bi aroma ekliyo, muhakkak kullanın. Şimdiden ellerinize sağlık. Ölçü kabı olarak uluslar arası standart ölçü kabı olan 240 ml'lik kaplarımı kullandım.
  • 75 gr tereyağ
  • 1 kap irmik
  • 1/2 kap to şeker
  • 1 çorba kaşığı bal
  • 1/2 çay kaşığı toz tarçın
  • 1,5 kap kaynamış su
  • 100 gr az tuzlu labne
    Tereyağını tavada eritin, irmiği içine ekleyip kavurun. Toz tarçın, toz şeker ve balı da ekledikten sonra 1-2 dakika daha kavurup kaynayan suyu ekleyin. Sürekli karıştırarak irmiğin suyu çekmesini bekleyin. İrmik suyu tamamen çekince ocaktan alıp labneyi ekleyin. Sürekli karıştırarak labneyi helvanın içinde eritin. Kaşık yardımıyla şekil verdiğiniz helvayı servis tabağına yerleştirip üzerine toz tarçın serperek servis yapın.


    Malzeme listesinden 28 top çıkıyor, servis etmeyi planladığınız porsiyona göre miktarı değiştirebilirsiniz.

    AFİYET OLSUN (:

31 Ağustos 2014 Pazar

FRANSIZ MAYALI ÇÖREK

    Bir çok çeşit mayalı poğaça tarifi  bulabilirsiniz, maya Türk mutfağın baş kahramanıdır. Çünkü ekmek Türk sofralarının vazgeçilmezidir. Aslına bakarsanız mayayı o kadar fazla yerde kullanıyoruz ki; yoğurt yapımında, hamur işlerinde, peynir yapımında, sirke/alkol yapımında... Fermantasyonun olduğu her yerde mayalanma vardır, mayalanma bakterilerin yardımıyla besinlerin daha yumuşak ve kabarık bi hal alması ya da bazen de tamamen biçim değiştirmesi demektir. Mayalı hamur işleri Türk mutfağında olduğu kadar Fransız mutfağında da kullanılır. Bugün size vereceğim tarif Fransız mayalı ekmeği. Tek hamur yapıp iki farklı çörek elde edicez. Kap ölçüm uluslar arası 240 ml'lik kap ölçüsüdür. Beni uzun zamandır takip ediyorsanız artık bir mutfak tartınız ve uluslar arası kaplarınız vardır diye düşünüyorum.  

    Maya kullanımında dikkat etmeniz gereken bir kaç nokta vardır;
1. Maya en iyi 50 'C de çalışır, eğer mutfak termometreniz yoksa, mayayı eriteceğiniz sıvının yarısını kaynatıp kalan yarısıyla ılıştırarak kullanın.
2. Mayaladığınız hamura ekleyeceğiniz malzemelerin oda sıcaklığında olması önemlidir, malzemeleri buzdolabından çıktığı gibi kullanırsanız mayalanmayı durdurursunuz.
3. Mayalı hamuru sabah pişirecekseniz akşamdan hazırlayıp ilk mayasını aldıktan sonra şekillendirip fırın tepsisine dizin ve üzerini tamamen kapatıp buzdolabına koyun, sabah kalktığınızda 30 dakika oda sıcaklığında beklettikten sonra soğuk fırına koyup 180 'C ye ayarlayın, fırın ısındıkça maya yeniden işleme geçecek ve hamurlarınız kabararak pişecektir.
4. Mayalı hamur dendiğinde aklınıza sadece tuzlu çörekler gelmesin, mayalı hamurdan pişirilen şekerli ürünler hem çok lezzetli olur hem de tuzlulardan daha fazla kabarır.
5. Maya kullanırken muhakkak bir parça şeker kullanmanız gerekmekte, maya bakterileri şekeri pek sever ;)

    Hadi malzeme listesine ve yapıma geçelim :)
  • 1 kap ısıtılmış süt
  • 1/2 kap zeytinyağ
  • 1/2 kap erimiş tereyağ
  • 1,5 çorba kaşığı toz şeker
  • 1 tatlı kaşığı deniz tuzu
  • 1/2 çay kaşığı mahlep
  • 1 oda sıcaklığında yumurta
  • 4 kap un
  • 1 paket kuru maya
  • 2 çay kaşığı toz tarçın
  • 1-2 çorba kaşığı esmer toz şeker
    Sütü, yağları, 1,5 çorba kaşığı toz şekeri, tuzu, mahlepi, yumurtayı ve mayayı karıştırın. Unu eleyerek ekleyin ve yumuşak bi hamur elde edin. Geniş bir kabı sıvı yağ ile yağlayıp yoğurduğunuz hamuru içine yerleştirip üzerini streçfilmle kaplayın ve 90 dakika mayalanmaya bırakın. İlk mayalanmanın ardından tezgahınızı unlayıp hamuru üzerinde yoğurup mayanın gazını çıkarın. Hamurun 2/3'sini 6 eşit parçaya ayırıp yuvarlayıp. Yağlı kağıt serili fırın tepsisine aralıklı yerleştirip mayalanması için 60 dakika daha izin verin. Kalan hamuru dikdörtgen şeklinde açıp toz tarçını ve esmer şekerin yarısını içine serpip ikiye katlayın, kenarlarından rulo haline getirip 6 eşit parçaya bölün. Hazırladığınız 6 küçük hamuru yuvarlayıp muffin kalıplarına yerleştirin ve diğer tepsiyle birlikte mayalanmaya bırakın. 
    Tepsi mayasını aldıktan sonra hamurların üzerine sulandırdığınız bir yumurta sarısını hamurların üzerine sürün, tatlı çöreklerin üzerine kalan esmer şekeri de serpip iki tepsiyi de fırına sürün, fırını 180 'C ye ayarlayın ve 40 dakika üzerleri altın sarısı olana dek pişirin. 


    Ilık olarak servis edin; ben tatlı çörekleri balla yemeyi seviyorum. Büyük çöreklerin de tuzu çok baskın değil ama her türlü tüketebilirsiniz. Hatta sandviç ekmeği olarak bile tüketilebilir.

    AFİYET OLSUN (:

30 Ağustos 2014 Cumartesi

KAYISI MARMELATLI İRMİK TATLISI

    Günaydın, mutlu pazarlar ^_^
    Dün bi tarif geçti elime, olabildiğince doğal malzemelerden yapılma bir tatlı. Hafif ve lezzetli, ben de biraz değiştirdim ve ortaya bu muhteşem lezzet çıktı. Orijinal tarifte kuru kayısı kullanılıyor, ben gün kurusu kullandım daha doğal olması için, ceviz ya da tarçın yok ben irmiğe tarçını, gün kurusuna da cevizi çok yakıştırdığım için ekledim, irmiğe labne eklenmişti orijinal tarifte ben eklemedim. Siz de benim tariflerimi kendi damak tadınıza göre modifiye edin. Sonuçta kendi mutfağınızın şefi sizsiniz :) Gelelim malzeme listesine ve yapıma;
  • 1 çay bardağı irmik (100 gr)
  • 3 çorba kaşığı dolusu bal (50 gr)
  • 5 çay bardağı süt (750 ml)
  • 150-160 gr gün kurusu (10-13 tane)
  • 2 su bardağı kaynamış su
  • 4-5 ceviz içi
  • 1/2 çay kaşığı toz tarçın
    İrmik, bal ve sütü bir tencereye alıp karıştırarak kaynayıp yoğunlaşana kadar pişirin. Başka bir sos tenceresine gün kurusu kayısıları, ceviz içlerini ve tarçını ekleyip üzerine kaynamış suyu boşaltın ve su buharlaşıp kayısılar tamamen yumuşayana dek pişirin. İrmikli kısım daha daha erken hazır olacaktır. Tabanını suyla ıslattığınız bir borcama irmik tatlısını boşaltıp ılıması için tezgaha alın. Gün kuruları yumuşadığında blendırdan geçirin, sürülemeyecek kadar katılaşmış olursa 1-2 çorba kaşığı sütle açın. Elde ettiğiniz kayısı kremasını irmik tatlısının üzerine sürün, 2-3 saat buzdolabında dinlendirdikten sonra dilimleyerek servis yapın :) Hafif ve sağlıklı tatlınız hazır.

 
    AFİYET OLSUN (:

23 Ağustos 2014 Cumartesi

FRESH MAKARNA SALATASI



İnsanın her hücresinin bütün işini gücünü bırakıp sadece ter ürettiği şu günlerde, acıkma duygusu insanda işkence hissi uyandırıyor. Yeni reçeteler üretmemde katkısı olan Helios ve Febris'e şükranlarınızı sunabilirsiniz yalnız vakti zamanında Yunanlar bu iki tanrıya nasıl bi adak adamışsa buraları pek sevmişler, şefkatlerini üstümüzden bi an olsun çekmiyorlar!
İşte günlerden gene 45'C iken Ezgi Yunan mitolojisiyle debelenirken acıkır. Ve tanrılara layık bi makarna salatası hazırlayıp afiyetle yer  sıcakları hafifletip Helios ve Febris'i kovacak bi tarif henüz üretemedim ama siz şimdilik bu tarifle ferahlayarak karnınızı doyurabilirsiniz  Tarif 2-3 kişiliktir.

*1/2 paket makarna
*1 salatalık
*1/4 demet maydanoz
*1/4 demet dereotu
*1 diş sarımsak
*2 su bardağı yoğurt
*2 çorba kaşığı zeytinyağ
*1 tatlı kaşığı kuru nane

Makarnayı haşlayın. Salatalığı soyup küp doğrayın. Maydanozla dereotunu ince doğrayın. Sarımsağı tuzla ezip yoğurtla karıştırın. Doğradığınız salatalığı ve yeşillikleri de sarımsaklı yoğurda ekleyip karıştırın. Haşlayıp süzdüğünüz makarnaları da ekledikten sonra servis tabaklarına bölüştürün. Sos tavadına zeytinyağnı koyup ısıtın. Isınan yağa kuru naneyi ekleyio ocağı kapatın. Nanenin rengi yağa geçsin diye sos tavasını sallayıp makarnanın üzerine dökün. Kendinize bir bardak da salatalıklı soda hazırlayıp tanrılara karşı kadeh kaldırarak afiyetle tüketin. Çarpılmama garantisi vermiyorum  ama hissedilen sıcaklık 56'C iken beynimin kendini rafadan yumurta zannetmesi bence anormal değil! Saygılar.

AFİYET OLSUN 


22 Ağustos 2014 Cuma

YOĞURTLU PATLICAN KEBABI

    Uzun zamandır yapmadığım ama çok sevdiğim bi yemek ^_^ Yazın çok sıcak yemek insana ağır geliyo, yiyemiyosun. Sürekli de ızgara ya da zeytinyağlı yemek yenmiyo. Benim de aklıma bu geldi. Hem lezzetli hem de yazın da yenebilecek bi tarif. Patlıcanın her halini seven ben tarafından oluşturulmuş bi tariftir. Hadi kolay gelsin. Tarif 8 kişilik.
  • 300 gr az yağlı dana kıyma
  • 1 büyük kuru soğan
  • 1 tatlı yeşil biber
  • tuz karabiber pul biber
  • 1 orta boy domates
  • 1 kg patlıcan
  • 600 gr yoğurt
  • 1 diş sarımsak
  • 2 çorba kaşığı zeytinyağ
  • 1 çay bardağı su
  • 2 çorba kaşığı tereyağ
  • 6 dilim tost ekmeği
    Dana kıymayı tuz ve karabiberle kavurun. Soğanı küp doğrayıp kavurduğunuz kıymaya ekleyin. Soğanlar şeffaflaşmaya başladığında yeşil biberi ekleyin. Sebzeler tazeliğini kaybedince küçük küplere böldüğünüz domatesi ekleyin. 3 çay kaşığı pul biber ekleyip birlikte kavurun. Patlıcanları küpler halinde doğrayıp tencereye ekleyin. 1 çay bardağı suyu da ekledikten sonra 45 dakika kısık ateşte kapağı kapalı bi şekilde pişirin. Yemek piştiğinde, tost ekmeklerini küp doğrayın ve yağsız tavada kızartın. Sarımsağı tuzla ezip yoğurtla karıştırın. Servis tabağının tabanına kızarmış ekmekleri yerleştirin. Üzerine yemeği boşaltın. Sarımsaklı yoğurdu yemeğin üzerine dökün. Tereyağını sos tavasında eritin, üzerine 1 çay kaşığı pul biber serpip kızartın. Tereyağlı sosu sarımsaklı yoğurdun üzerine döküp anında servis edin. Bekletirseniz kızarmış ekmekler ıslanıp yumuşar ;)





    AFİYET OLSUN (:

19 Ağustos 2014 Salı

GÜLLÜ LOKUMLU MUFFİN

    Bayram için taaaa Kuşadası'ndan getirdiğim güllü lokumlar Mersin'in sıcağına dayanamadı :( dışındaki pudra kaplaması eridi ve lokumlarım jelibon görünümüne büründü. Onları ne yapabileceğimi düşünüyodum bi süredir. Eritip kullanmayı planladım ama yapısının değişeceğini düşünerek vazgeçtim. Daha önce damla çikolatalı ve marshmellowlu cupcakeler yapmıştım. Ama lokum cupcake pişirimi için de pek uygun değil. Ben de muffin yapımında kullanmaya karar verdim. Lokumlar muffinlerin içinde yumuşaklıklarını koruyor, sade kek hamuru içinde ağzınıza birden gelen lokum parçası tatlı bi sürpriz oluyo ^_^ Ferah ve tatlı bir sürpriz ^_^ Kap ölçüm her zamanki gibi 100 ml'lik ;)
  • 1 yumurta
  • 1 kap toz şeker
  • 1 kap fındıkyağı
  • 1 kap günlük süt
  • 3 küp güllü lokum
  • 2,5 kap beyaz un
  • 1 paket kabartma tozu
    Muffin yapımına başlamadan kalıplarınıza kağıtlarınızı yerleştirip fırınınızı 170 'C ye ayarlayın. Yumurtayı toz şekerle çırpıp sıvı malzemeleri ekleyip karıştırın. Lokumları küçük küpler halinde kesip sıvı malzemelere ekleyip dağıtın. Kuru malzemeleri eleyerek ekleyip karıştırın. Dondurma kepçesi ya da sos kepçesi yardımıyla kalıplara paylaştırıp 16 dakika pişirin. Ölçüden 9-10 muffin çıkıyor. Muffini cupcaketen ayıran en önemli özellik kremasız tüketilmesidir, ayrıca cupcaketen daha hafif ve süngerimsidir. İkisini ayıramayanlardan olmayın :D


    AFİYET OLSUN (:

DEREOTLU MUFFİN

    Bu sabah kalktığımda bi şey pişirmek gibi bi planım yoktu. Akşam yemeğim dünden hazırdı ve hamileliğin bana verdiği yetki yüreğime bir öküz oturtmuştu. Biraz ferahlamak için evden çıkmaya karar verdim, teyzeme kahve içmeye gittim. Yarın yola çıkacaklarmış :( Ben de kahveden sonra eve döndüğümde yanlarına almaları için bi şeyler yapmak istedim. Poğaçayla börekle uğraşasım yoktu, ben de zeytinyağlı muffin yapmaya karar verdim ^_^ Kısa sürede hazırlanır, kısa sürede pişer ve porsiyonluk olması artık gibi kalmasını engeller :) Puf puf muffinler çat kapı misafirleriniz için çay demlenene dek hazır ;) Tarifte kullandığım kap 100 ml'lik.

    Pişirdiğiniz tariflerin lezzetli olması için tarif kadar kullandığınız malzemeler de önemli. Unutmayın ne pişirirseniz pişirin en kaliteli ve olabildiğince organik ürünler kullanın ;)
  • 1 köy yumurtası
  • 1/2 çay kaşığı tuz
  • 2 kap günlük süt
  • 1 kap kekik aromalı zeytinyağ*
  • 3 kap tam buğday unu
  • 1/3 demet dereotu
  • 60-70 gr beyaz peynir
  • 1 paket kabartma tozu
    Malzemeleri karıştırmaya başlarken fırınınızı 170 'C ye ayarlayıp muffin kalıplarınıza kağıt yerleştirin. Yumurtayı tuzla çırpıp sıvı malzemeleri karıştırın. Dereotunu ince kıyın, beyaz peyniri ufalayın ve sıvı malzemelere karıştırın. Son olarak kabartma tozuyla tam buğday ununu da sıvı malzemelere ekleyip karıştırın. Elde ettiğiniz akışkan hamuru dondurma kepçesi ya da sos kepçesiyle muffin kağıtlarına doldurup fırına verin, 16 dakika pişirmeniz yeterli olacak. Fırından çıkardıktan sonra 5-6 dakika dinlendirip sıcak ya da ılık olarak servis yapabilirsiniz :)


    AFİYET OLSUN (:

*Daha önceki tariflerimde aromalı yağları nasıl yapacağınızı anlatmıştım ama bir kez daha bahsedeyim; soğuk sıkım zeytinyağını 500 ml'lik bi şişeye doldurun, içine aroma vermek istediğiniz malzemeden 3-4 parça yerleştirin (limon kabuğu, soyulmuş sarımsak, ikiye açılmış chili biberi, taze kekik dalları, taze biberiye dalları, vb. ) bir hafta ışık görmeyen bir dolapta dinlendirin, daha sonra kullanmaya hazır olacaktır :) Afiyet olsun.

17 Ağustos 2014 Pazar

ÇİLEKLİ BADEM EZMESİ

    Bir pazar atıştırmalığıyla daha birlikteyiz :) Bir kaç gün önce yaptığım mayalı ekmekten yumurta beyazı artmıştı, daha sonra makaron yaparım diye buzdolabında bayatlamaya bıraktım ama yumurtam köy yumurtası olduğu için beyazın miktarı makaron yapımı için az kaldı. Ben de minik badem ezmeleri yapmaya karar verdim :) Kolay ve hızlı bi atıştırmalık, beş çayı için de yorgunluk kahvesi için de lezzetli bi seçenek :)
  • 1 yumurta beyazı
  • 1 çorba kaşığı toz şeker
  • 80 gr pudra şekeri
  • 60 gr badem ezmesi
  • 1 damla çilek aroması
  • kürdan ucuyla pembe gıda boyası
    Yumurta beyazını toz şekerle kar haline getirin. Pudra şekeriyle badem ununu karıştırın. Çilek aromasını  ve gıda boyasını kar haline gelen yumurta beyazına karıştırın. Kuru malzemeleri merenge ekleyip karıştırın. Katı bi hamur elde edeceksiniz, ister elinizde yuvarlayın ister benim gibi sıkma torbasıyla şekilli yağlı kağıt serili fırın tepsisine sıkıp 170 'C de ısıtılmış fırına sürün. Tepsiyi fırına verince sıcaklığı 150 'C ye indirin, 13 dk pişirdikten sonra çıkarıp tepside soğumaya bırakın. Soğuyan badem ezmelerini servis tabağına alın. İçi yumuşacık dışı ince kabuklu ve inanılmaz lezzetli badem ezmeleriniz sunuma hazır :)



    AFİYET OLSUN (:

13 Ağustos 2014 Çarşamba

MAYALI EKMEK

    Bu sabah 5 gibi uyandım, yeniden uyuyamadım. Sağdan sola soldan sağa dönerken 5:30'da eşimin alarmı çaldı, onun hazırlanmasını izlerken uykum tamamen kaçtı. 6 gibi eşim evden çıkınca yatakta sağa sola dönmektense kalkıp kahvaltı için taze bişeyler pişirmek istedim. Uzun zamandır aklımda Fransız ekmeği briyos ekmeği vardı. Orijinal tariften yola çıkarak elimdeki malzemelerle mayalı bi ev ekmeği pişirdim. Briyos tarifi olmadığını belirteyim ama onu da bi gün paylaşıcam. Bu daha dolgun ve doyurucu bi ekmek. Mayalanma ve pişme sürecini göz önüne aldığınızda 2 saat gibi bi zamana ihtiyacınız var, yani kahvaltıda sıcak sıcak yemek isterseniz benim gibi uykunun sizi erken terk ettiği bi sabahı seçin derim ;) Malzemelere geçelim;
  • 1 çay bardağı ılık süt
  • 60 gr tereyağ
  • 1 çorba kaşığı toz şeker
  • 1 paket kuru maya
  • 3/4 çay bardağı tam buğday unu
  • 2,5 çay bardağı beyaz un
  • 1 çay kaşığı tuz
  • çörek otu
  • 1 yumurta sarısı
    Ilık sütün içinde toz şekeri eritip karıştırma kabında mayayla karıştırın. Maya şekerle beslenerek işleme geçer, sütünüzün muhakkak az da olsa şeker eklenmiş olması gerekiyor, atlamayın. Maya işleme geçerken tereyağını tavada eritip baton kek kalıbını yağlayın, kalan yağı mayalı süte ekleyip karıştırın. unlarla tuzu karıştırıp sıvı malzemelere ekleyin, cıvık ama ele yapışmayacak bi hamur elde edince üzerini kapatıp ılık bi ortamda 50 dakika mayalanmaya bırakın. Mayalanan hamur iki katı boyutuna çıkacaktır, bir kez daha yoğurup içindeki gazı çıkarıp kek kalıbına yayın. Üzerini örtüp yarım saat daha mayalanmaya bırakın. Tekrar iki katına çıkan hamurun üzerine yumurta sarısını sürüp dilediğiniz gibi süsleyin, ben bu kez bir kısmına çörek otu serpip bir kısmını sade bıraktım. Bir dahaki sefere çekirdek içi kullanacağım, size de fikir olsun. 170 'C de ısıtılmış fırında üzeri kızarana kadar; ortalama 20-25 dakika pişirip fırından çıkarın. Üzerini örtüp 10 dakika kalıpta dinlendirin. Kalıptan çıkarıp sıcak servis edin; dikkat edin tamamını yemeyin :D




    AFİYET OLSUN (:

10 Ağustos 2014 Pazar

SİNOP BAYRAM PİLAVI

    Sinoplu bi eşim olduğunu artık biliyosunuz. Sinop'un mutfağı çok farklı, bizim yıllarca televizyonlardan öğrendiğimiz karadeniz mutfağıyla uzaktan yakından alakası yok; öyle hamsinin her bi çeşitini yapmazlar, anam babam usulü ya ızgarada pişirirler ya kızartırlar en bilemedin fırında kızartırlar. Kara lahana Sinop'a hiç uğramamış. Kaygana, kuymak yapanı görmedim. Ama bizim çok aşina olduğumuz bu karadeniz yemeklerinin aksine nokul var Sinop'a özgü, üzümlü-cevizli ya da kıymalı yapılan bi hamur işi, içinde bin bir çeşit baharat var. Cevizli mantıları var artık sizin de aşina olduğunuz. Mısır çorbaları var, kemik suyuna kırık mısırla yapılan bi çorba. Islama denen çok değişik bi yemekleri var, yufka ekmekleri tavuk suyuyla ıslatıp haşlama tavuk etini üzerine didikliyorlar, en üstüne de karamelize soğanla tereyağ gezdiriyolar, inanılmaz ağır bi yemek. Tuzlu balık diye bişey yapıyolar ki tansiyonluların bir lokma dahi yememeleri gerek, balığı dilimleyip tuzlayıp kavanozlarda bekletiyolar, sonra onu bol yeşillik ve söğüş domates soğanla yiyolar. Bu bahsettiğim yemekler arasında bana hitap eden çok az; mantılarına alıştım, nokulun üzümlüsünü yiyebiliyorum bir de şimdi anlatacağım bayram pilavlarını severek tüketiyorum :) 
    Yıllar önce eşim henüz sevgilimken bayram geleneklerini konuşuyoduk, iki sevgili niye bayram muhabbeti yapar, bayram yaklaşıyodur heralde yoksa deli değiliz :D Bayram pilavı diye bişeyden bahsetti, sabah kahvaltı yerine bir çeşit tavuklu pilav yiyolarmış :/ çok garip gelmişti, "yiyemem ben sabah sabah pilav, zaten pirinç pilavını sevmem" demiştim. Demez olaymışım, şimdi bayram gelse de kayınvalidem yapsa diye bekliyorum :D Aslında İstanbul'un sokak pilavından pek farkı yok ama bu o pilavın bol hatta boooooool yağlısı :D Yüreğiniz içindeki yağı kaldıracaksa malzeme listesine geçelim :D
  • 1 bütün köy tavuğu (marketlerden organik adı altında bulabilirsiniz)
  • tuz karabiber
  • 2 ölçü pirinç
  • 1 ölçü haşlanmış nohut
  • 4 çorba kaşığı tereyağ
    Köy tavuğunu yıkayıp tuz ve karabiberle düdüklü tencerede haşlayın, tavuğun lezzeti için haşlama suyunun Akdeniz kadar tuzlu olması gerekiyor ;) Tereyağını pilav tenceresinde eritin, yıkayıp nişastasını akıttığınız pirinçleri 5-7 dakika boyunca tereyağında kavurun. Pirincin üzerine tavuğu haşladığınız sudan 3,5 ölçü ekleyip nohutları da ekleyin. Pilavın suyu kaynamaya başladığında tencerenin kapağını kapatıp altını kısın. 17-20 dk. pilav suyunu çekene dek pişirin. Pilav suyunu çekince ocağı kapatıp 20 dakika dinlendirin. Servis ederken pilavın üzerine iri tavuk parçaları da koyabilirsiniz, tavuk etini didikleyip pilavın üzerinde de servis edebilirsiniz. Ben bu kez iki çatal yardımıyla didikleyip pilavın üzerine serptim.



    Sabah kahvaltıda bunu yemek size biraz garip geliyor olabilir, ama inanın Adanalılar'ın ciğerle kahvaltı yapması kadar garip değil :D Bayram pilavının yanında Sinoplular muhakkak ayran ikram ederler. Ben bu akşam yanına kaşık salatası yaptım; nar ekşisi, isot biberi ve balsamik sirkeyle tatlandırdım. 


Aynı pilavı kırmızı etle yapanlar da var ama benim tercihim tavuk, nispeten hafif :P

    AFİYET OLSUN (:

KAHVE KREMALI ISLAK KEK

    İyi pazarlarrr... Pazar günleri bizim kendimizi şımarttığımız gündür. Zira sevgili eşimin tek tatil günü :( Özel sektörün acımasızlığı! Neyse keyifsiz konulara girmicem, dediğim gibi pazar günleri bizim kendimizi şımartma günümüzdür. Dolayısıyla tatlılar, pastalar, ızgaralar, özel yemekler hep pazar günü yapılır. Bugün bizim evde büyük bi hareketlilik var; yatak odamızı çatı katından orta kata taşıyoruz. Malum yakın zamanda aramıza yeni bir üye katılacak :) karyolası bizim çatıdaki mütevazi odamıza sığmadı, mecburen çok sevdiğim odamızı boşaltıyoruz. Dolayısıyla sevgili eşim bu tek tatil gününü yardımcıyla birlikte oda değiştirmekle harcıyor. Ben de bugün onu biraz fazla şımartmaya karar verdim :) Bu kek onun için, öğlen yemeği için de Sinop'un meşhur bayram pilavından yapıcam. Onun tarifini de akşama paylaşırım, hikayesi de ilginçtir :) merakla bekleyin lütfen. 
    Ah.. Pazar şımartması, kek, oda değişikliği derken vatandaşlık görevimizi ihmal ettiğimizi düşünmeyin. Sabah kahvaltıdan sonra ilk işimiz gidip oyumuzu kullanmak oldu elbette ;) Hadi tarife geçelim.
    Oldukça yumuşak, lezzetli ve katmanlı bir kek. Sosunun bir kısmını üzerine döküp bir kısmını da dilimleyip servis ederken üzerine döküyorum ben. Sosun tamamını dökünce birden çok fazla ıslanıyor. Kap ölçüm 100 ml.
  • 1 büyük boy yumurta
  • 1 kap toz şeker
  • 1 kap kakao
  • 2 kap un
  • 1 paket kabartma tozu
  • 1 kap süt
  • 1 kap fındık yağ
sosu için;
  • 3 tatlı kaşığı toz şeker
  • 2 tatlı kaşığı çözünebilir kahve
  • 1/2 çay bardağı kaynar su
  • 2 parça bitter çikolata ya da 1 tatlı kaşığı damla çikolata
  • 1 çay bardağı süt
    Baton kek kalıbını yağlı kağıtla kaplayın, fırını 180 'C de ısınmaya bırakın. Yumurtayı şekerle çırpın, sütü ve yağı ekleyip karıştırın. Kakaoyu ekleyip yedirin. Un ve kabartma tozunu eleyerek ekleyin, karıştırıp kalıba dökün. 35-40 dakika pişirdikten sonra çıkarıp ılımaya bırakın. Sosu yapmaya başlayın; bitter çikolatayı ince kıyıp benmari usulü eritin, toz şeker ve kahveyi üzerine serpip kaynar suyu boşaltın. Karıştırdıktan sonra sütü karıştırarak yavaş yavaş ekleyin. Sos homojen bir hal alınca ılıyan kekin üzerine yarısını kaşıkla dökün. Kalıpta soğuyan keki çıkarıp dilimleyerek servis yapın. 


    AFİYET OLSUN (:

4 Ağustos 2014 Pazartesi

FAS USULÜ TAZE FASÜLYE

    Dün baharat kavanozumda kimyonun bittiğini fark etmemle başladı her şey. Kimyon tohumlarını çıkarıp baharat robotunda çekip kavanozu doldurmaktı tek amacım. Ama baharat robotunu açıp taze çekilmiş kimyonun kokusunu alınca koku hafızam beni ortadoğu mutfağına götürdü. Ortadoğuyla ilgili beni çeken tek şey mutfağıdır, kültürü falan benden uzakta dursun ama doğunun iyi taraflarını almak lazım :D 

    Kimyonun o topraksı kokusu ve sarı/kahve rengi aynen ortadoğunun toprakları gibi. Bir avuç kimyon tohumu aldığınızda Fas'tan bir avuç toprak almış gibi hissedebilirsiniz. Mutfaklar coğrafyalarıyla yaşar daha önce de bir çok yazımda bundan bahsetmiştim, mutfakların o coğrafyada yaşayan insanlardan ya da bizzat coğrafyasından farklı düşünülemeyeceğine inanırım. Ortadoğu da sert bi coğrafyadır, hayatta kalabilmek için olabildiğince et ağırlıklı, yağlı ve baharatlı beslenmeniz gerekir. Et sizi uzun süre tok tutar, baharatlar sürekli tüketilen etin metabolizmayı yormasını engeller, yağ ise baharatların mideyi tahrip etmesini engeller. Yani bir mutfakta hiç bir malzeme öylesine kullanılmaz. Bugün yaptığım yemekte et olmasa da baharatları ve bol yağı beni ve pişirirseniz sizi bulunduğunuz yerden koparıp ortadoğuya, Fas'a götürecektir :) Hadi başlayalım;
  • 1 kg taze fasülye
  • 2 büyük kuru soğan
  • 1 çorba kaşığı biber salçası
  • 1 tatlı kaşığı pul biber
  • 1 çay kaşığı karabiber
  • 1 dolu çay kaşığı kimyon
  • 1/2 çay kaşığı kuru reyhan (fesleğen)
  • 1 tatlı kaşığı tuz (salçanız tuzluysa çay kaşığını ölçü olarak kullanın)
  • 1 su bardağı domates rendesi
  • 4-5 diş sarımsak
  • 1 çay bardağı kekikli zeytinyağ (1 lt sızma zeytinyağının içine 3-4 dal taze, 3-4 dal kuru kekik yerleştirin, 1 hafta dinlendirdikten sonra aromalı yağınızı kullanmaya başlayabilirsiniz)


    Fasülyeleri yıkayıp temizleyin, eğer temizledikten sonra yıkarsanız fasülyenin süngerimsi yapısı su çeker ve yemeğiniz fazla sulu olur. Kuru soğanları iri iri doğrayın. Sarımsakları soyup parmak ucu boyutunda doğrayın. Bütün malzemeleri karıştırıp düdüklü tencereye boşaltın. Kapağını kapatın, düdük ötene dek açık ateşte, düdük öttükten sonra kısık ateşte pişirin. Düdük öttükten sonra 20 dakika pişirmeniz yeterli olacaktır. Ocağı kapattıktan sonra 20 dakika dinlendirin, tencereyi daha sonra açıp fasülyeyi servis tabağına alın. Ben hasır tabanlı porselende servis etmeyi seviyorum, ya da bakır servis kapları da ortadoğu mutfağına yakışır ;)


    Ortadoğu yemekleri sıcak servis edilir ama bu sıcaklarda çekemem diyosanız en azından ılık servis edin derim :) Yanına tereyağlı bulgur pilavı yakışır; bulgur pilavını 1 su bardağı bulgura 2 su bardağı et suyuna pişirirken içine ekleyeceğiniz 1 yıldız anason, 1 çay kaşığı kimyon tohumu, 1 çay kaşığı pul biber ve yarım çay kaşığı kuru reyhan onun da kimliğini ortadoğululaştırır; şefin tavsiyesi ;)

    AFİYET OLSUN (:

SÜTLAÇ

    Yaz sıcaklarında tatlıdan vaz mı geçicez? Tabii ki hayır :D Peki ne yapıcaz, yaza uygun tatlılar seçicez; hafif, yağsız, serinletici, öğün yerine geçebilecek doyuruculukta ;) Bunun için en uygun tatlıyı biliyorum, dondurma :D peki sürekli dondurma yenir mi, bence yenir ama evdekiler benim elimden çıkma tatlıları özlemiş sanırım ;) Çikolatalı baton pasta biter bitmez "sütlaçş" dediler, yaptım 10 kaseden kalan 2 kase :D Sanırım lezzetli şeyler yapıyorum :D 

    Sütlaç çok klasik bir tatlıdır, bilmeyen de yoktur ancak benim de ufak ayrıntılarım var elbet. Misal zaten bol nişasta içeren bir malzeme kullanırken ekstra nişasta kullanmam, paket vanilin gibi  sentetik aromalar kullanmam. Damla sakızı ya da limon kabuğu gibi aromalarla sütlacın özünü değiştirmem. Sütün kendine ait kremamsı tadını yeterli bulurum, aroma olarak sütlaca yakıştığını düşündüğüm tek şey tarçındır. Onu da tarifin her aşamasında itinayla kullanırım :)

    Sütlacın aslen çorba yapmaya çalışılırken çıkan bir tatlı olduğunu biliyor muydunuz? Tuz yerine eklenen şeker çorbanın tatlıya dönmesini sağlamış, benim gibi pirinci sevmeyen bi insan için de (valla Türküm :D ) iyi olmuş :) Yanlışlıkla ortaya çıkmış tatlılardan bahsederken aşureye de bi selam göndermemek olmaz :) çok da severim, aşure ayı gelse de yapsak ^_^ Şimdi yapılamayacağından değil ama nasıl güllaç için ramazanı bekliyosak aşure için de aşure ayını beklerim. Ben kendimi değilim biliyodum ama baya bildiğin gelenekçi miyim neyim :)))) Hadi sütlacımızı yapalım;
  • 1 çay bardağı pirinç
  • 1 lt su
  • 1 lt süt (mümkünse sokak sütü)
  • 1 çay kaşığı tuz
  • 1 su bardağı toz şeker
  • 1 çubuk tarçın
  • toz tarçın
    Pirinci yıkamayın, eğer pirinci yıkarsanız doğal nişastasını suyla akıtmış olursunuz ve kıvamını yakalayabilmek için nişasta eklemek zorunda kalırsınız. Sütlaç bi puding çeşidi değildir, nişasta katışmış tatlılar puding kıvamına gelir. Pirinci yıkamadan tencereye alın, üzerine tuzu, çubuk tarçını ve suyu ekleyip 20 dakika kadar pişirin. Oda sıcaklığında sütü ve şekeri ekleyip yeniden kaynayana kadar yavaş yavaş karıştırın. Kaynamaya başladıktan sonra suyunun buharlaşması için 10 dakika kadar orta ateşte kaynatın. Çubuk tarçını içinden çıkarıp kaselere paylaştırın. Oda sıcaklığına geldiğinde buzdolabına kaldırın. Sütlaçları ilk doldurduğunuzda fazla sıvı gelebilir ama içinde nişasta bulunan her tatlı gibi soğudukça katılaşacaktır, ayrıca pirinç sürekli sıvı çekmeye devam eden bir tahıldır. Sütlacı sunmak için en idaeli 8 saat buzdolabında dinlendirmektir. Servis ederken üzerine toz tarçın dökmeniz şefin tavsiyesidir efenim :D


    AFİYET OLSUN (:

1 Ağustos 2014 Cuma

ÇİKOLATALI BATON PASTA

    Neredeyse bir aydır bloga tek bir tarif bile girmedim. Bu sırada yeni şeyler denemediğimden ya da tarif paylaşmadığımdan değil. Blogumun aynı adıyla bir de facebook sayfam var, orada herşey daha interaktif. İnsanlara ulaşımı daha kolay ve insanlardan geri bildirim almak da daha hızlı. Bir aydır sadece oraya tarif giriyorum, hatta video bile paylaşıyorum ama burdan takip eden arkadaşlarım sitem etmeye başladı :) İçimden geldi bu tarif burada da paylaşılacak :)

    Çikolataya hayır diyebileniniz var mı :D Varsa şu an aramızdan ayrılsın, biz çikolata için şeytanla dans ederiz, kaliteli bir parça çikolata yiyebilmek için bütün gün başka bişey yememeyi göze alırız, duty free'lerde ilk ziyaret ettiğimiz stant çikolata standıdır, bi arkadaşımız yurt dışına çıkarken ne istediğimizi sorduğunda ülke ayırt etmeksizin ve düşünmeksizin cevabımız hazırdır; çikolata.. Bize hediye almak kolaydır, ama çikolata beğendirmek zordur :D Bu tarif bol çikolatalı ve çok katmanlı bi tariftir. Kakaolu bisküvi katmanı bitter acılığına sahip, pudingin bol sütlü yapısı ve ganajın tatlılığı birbirini tamamlıyor. Pastadan ince dilimler tüketin, kalori hesabı konusunda sorumluluk kabul etmiyorum -_-

*1,5 paket eti kakaolu bisküvi (üzerinde eti uygarlığının sembolü bulunan klasik kare bisküvi)
*500 ml süt
*2 çorba kaşığı kaliteli kakao
*2 çorba kaşığı buğday nişastası
*3-4 çorba kaşığı toz şeker
*1 çorba kaşığı toz antep fıstığı 
*100 gr sütlü çikolata (kahve dünyasının kuvertür çikolatasını kullanıyorum)
*1 tatlı kaşığı tereyağ
*süsleme için toz antep fıstığı
*bisküvileri batırmak için süt

    Krema için sos tavasında kakaoyu, toz şekeri, toz antep fıstığını ve nişastayı karıştırın. Sütü yavaş yavaş ekleyerek topaksız bir sıvı karışım elde edin. Ocağın küçük gözünde kaynayana kadar pişirin. Krema kaynamaya başladığında altını kısıp 2-3 dakika daha pişirip altını kapatın. Baton kek kalıbının tabanını streç filmle kaplayın. Bisküvileri süte batırıp tabanı kaplayın. Kremanın yarısını üzerine dökün. Kremanın üzerini yeniden süte batırdığınız bisküvilerle kaplayın ve kalan kremayı boşaltın. Bisküviyle kaplama işini son kez daha yapıp buzdolabında 4-5 saat donmaya bırakın. 
    Sütlü çikolatayı ve tereyağını benmari usulü eritip (ince doğrayıp bir kasenin içinde, kaynayan suyun üzerinde, kase suya değmeyecek şekilde eriyene dek karıştırmak) ılıması için kenara alın. Pastayı kalıptan çıkarıp erimiş çikolatayı üzerine dökün. Pastayı 10-15 dakika buzdolabında dinlendirdikten sonra toz antep fıstığıyla süsleyerek servis yapın.



    AFİYET OLSUN (:

4 Temmuz 2014 Cuma

AHUDUDU REÇELİ



        Günaydın :) Bu sabah bahçeye indiğimde ahududularımın olgunlaştığını gördüm. Bu sıralar keklerimin yardımcı malzemesi biliyosunuz. Geçen gün arkadaşım annesiyle birlikte kahveye gelmişti, ahududular çok hoşlarına gitti ve reçelinin güzel olacağını söylediler. Ben de bugün olanlarla küçük bi kavanoz reçel yaptım, süsledim. Giderken götürmeye hazır :) süslemesi size ilham versin, bebek hediyesi olarak minik kavanozlara reçel doldurup süsleyerek dağıtabilirsiniz :) Mevsimine göre her türlü reçel olur, bizim bebeğimizin doğumu kasıma denk geliyo, Mersin'de sanırım ancak portakal reçeli olur o zamana :) Bakalım daha yaratıcı bi fikir gelmezse aklıma uygulamaya geçirebilirim :) Bu listeden ancak küçük bir kavanoz çıkıyor, kışlık reçel değil, bir kaç günde tüketilecek miktarda. Ahududunun yapısı çok hassas olduğu için büyük porsiyonlarda pişirmeye çok da uygun değil. Ben meyvelerin ezilip marmelat halini almasını sevmiyorum, bu nedenle olabildiğince küçük porsiyonlarda pişiririm. 
  • 2 su bardağı taze ahududu
  • 1 su bardağı şeker
  • 3 dilim limon
  • 1 tatlı kaşığı limon suyu
        Ahududuları nazikçe yıkayıp tencereye alın, toz şekeri üzerine serpip ocağın küçük gözünde yüksek ateşte kaynamaya bırakın. Şeker eriyip meyvelerle birlikte kaynamaya başladığında ocağı kısıp 10 dakika kısık ateşte pişirdikten sonra limon dilimlerini ve limon suyunu içine ekleyip 1-2 dakika daha pişirip sıcakken kavanoza doldurun. Ben limon dilimlerini çıkarıp reçeli doldurdum, daha sonra limon dilimlerini de kavanozun ağzına yerleştirdim. Zaten ekşi bi reçel olduğu için, limon dilimleri dahi yenebilir :) Kavanozun kapağını sıkıca kapatıp ters çevirerek soğumaya bırakın.





        AFİYET OLSUN :)

3 Temmuz 2014 Perşembe

EKŞİ MEYVELİ KEK

        Günaydın, ben bugün çaya misafir bekliyorum. Yaz aylarında misafir ağırlamak kışa göre zor oluyo. Kışın yağlı, kremalı, baharatlı, çikolatalı ikramlar hazırlayabiliyosunuz. Ama yazın o kat kat kıyafetler çıkıp fazlalıklar göze batmaya başlayınca, bir de üzerine Mersin'in bunaltıcı sıcakları eklenince insanlar ağır şeyler yiyemiyor, yemek de istemiyor. Geçenlerde kakaolu taze frambuazlı bi kek tarifi vermiştim. Bu tarif ona çok benziyor. Ama bu kez kakao kullanmadım ve kekin de yapısını biraz değiştirdim. Çünkü bu kez meyvelerin tabana toplanamasını istedim, bi nevi ters keki anımsatması için. Siz gene isterseniz meyveleri tam ortaya yayabilirsiniz. Baton kalıpta pişirdiğim için ölçü kabı olarak klasik türk kahvesi fincanı kullandım.
  • 1 büyük yumurta
  • çay kaşığının ucuyla tuz
  • 1,5 kap toz şeker (ekşiyi dengelemek adına)
  • 1 kap fındık yağı (artık biliyosunuz ben üç yağ çeşidi kullanırım; zeytinyağ, fındık yağ, tereyağ; seçim sizin)
  • 1,5 kap süt
  • 3,5 kap un
  • 1 paket kabartma tozu
  • 2 paket şekerli vanilin
  • 1 kase taze ekşi meyve; böğürtlen olur, ahududu olur, vişne olur, frambuaz olur; kısacesı siz ne tercih ederseniz o olur. Yeter ki yazın sıcağına ferahlık katacak bi ekşiliği olsun :)
        Baton kek kalıbınızı yağlayın, bir çorba kaşığı un serpip sırlayın. Fırınınızı 200 'C de ısıtmaya başlayın. Ve kekin yapımına geçin :) Yumurtayı tuzla çırpıp şekeri ekleyin. Krema kıvamına gelene dek çırpmaya devam edin. Yağı ve sütü ekleyip şekerin tamamen erimesini sağladıktan sonra unu, kabartma tozunu ve vanilini eleyerek sıvı karışıma ekleyin. Hamurun 1/3'ünü kalıba döküp taze meyvelerinizle hamuru tamamen kaplayın. Kalan hamuru da kalıba boşaltıp fırına verin. Kalıbı fırına verdiğinizde sıcaklığı 170 'C ye düşürün. 35-40 dakika pişirdikten sonra fırından çıkarıp 20-25 dakika dinlendirin ve kalıptan çıkarın. Ilık olarak soğuk sütle ya da soğuk olarak sütlü kahveyle enfes olur, şefin tavsiyesi ;)



        Köpük köpük vanilya aromalı kekin ortasındaki ekşi ve taze sürprizin rengi de göze hitap ediyor :) AFİYET  OLSUN (:

2 Temmuz 2014 Çarşamba

ISPANAKLI PİZZA VE TORTELLİNİ

        Günaydın.. Akşam için birbiriyle uyumlu iki tarifle bi menü oluşturdum sizin için. Yalnız baştan belirtmek istediğim bi durum var. Her inanca ve inançsızlığa saygı duyarım, aynı saygıyı da beklerim. Fotoğraflarda görünen şarap için dini yorumlar okumak istemiyorum. Sayın ki Hristiyanım. Gelelim tariflerime :) Tortellini çok lezzetli bi makarna çeşitidir, ben ricottayı çok sevdiğim için ricotta ve ıspanaklısını aldım. Evet aldım :) Evde yapması zor değil, eğer vaktiniz varsa mantıdan uzun sürmez. Mantı hamuruna benzer bi hamuru vardır ama yumurtası daha fazladır ve hamurun yapısı daha elastiktir. İçi içinde haşlayıp rondodan geçirdiğiniz ıspanakla ricotta karıştırmanız yeterlidir. Ama Barilla bunu bizim için yapmış. E Ezgi tazesi kadar lezzetli mi, elbette değil :) ama ben onu sizin için lezzetlendirdim ;) Bu bir makarna tatlandırma tarifi :P



        Paketi açar açmaz diğer makarnalardan farklı olduğunu farkedeceksiniz, şeklinden değil, bol yumurta barındırdığını hem renginden hem kokusundan anlayacaksınız :) Bu arada üzerinde 3 porsiyon yazmasına ya da 250 gr olmasına bakmayın, çok hafif bi lezzet olmadığı için oturup bi dolu tabak yiyemezsiniz, yanındaki ıspanaklı pizzayla birlikte 4 kişilik bi masa hazırlamış olursunuz :) Siz ramazanda yanında birer şişe de sade sodayla tüketebilirsiniz benim gibi :) Ricotta tuzsuz bi peynir olduğu için makarnayı haşlayacağınız su Akdeniz kadar tuzlu olmalı ;) Tortelliniyi lezzetlendirmek için ihtiyacınız olan 3 malzeme;
  • 1 tatlı kaşığı tereyağ
  • 1 çorba kaşığı labne
  • çay kaşığının ucuyla karabiber
        Makarnayı haşlayıp süzdükten sonra tencereye tereyağını koyup kahverengileşene kadar eritin. Aman yakmayın :) Tereyağ karamel rengini aldığında labneyi ve karabiberi ekleyip labne eriyene dek karıştırın. Süzdüğünüz makarnayı da ekleyip sos bütün makarnaları kaplayana kadar nazikçe karıştırın. Çok ılıtmadan servis yapın.
___________________________________________________________________________

        Gelelim ıspanaklı pizzaya. Aslında ıspanaklı değil de ıspanak pizzası desem daha doğru olur çünkü malzemeleri bi arada tutan bi taban hamuru yok :) Menü hazırlama yazımdan biliyosunuz (bunu yazdığımda kendimi öğretmen gibi hissediyorum :D "önceki dersten hatırlıyorsunuz çocuklar" :D hatırlamıyosanız eski yayınlara bi göz atın, başucu yazınız olsun ;) ) menüyü oluşturan yemeklerde muhakkak ortak bi malzeme bulunmalı. Yemekler arasında yumuşak geçişler sağladığı gibi damakta aykırı lezzetler oluşturmaz. Bugün bizim menümüzde hem ıspanak hem de labne ortak malzeme. Bu menüyü muhakkak birlikte pişirin. 
  • 1 büyük kuru soğan
  • 1/2 kırmızı salçalık biber
  • 1 yeşil biber
  • 1 kg sapları ayıklanmış doğranmış ıspanak
  • tuz karabiber
  • 1 çorba kaşığı labne
  • zeytinyağ
  • 60 gr dil peyniri (2 kibrik kutusu)
  • 120 gr taze kaşar (4 kibrit kutusu)
  • 1 orta boy domates
        Derin bir tencereye zeytinyağ gezdirip ısınmaya bırakın, iri küpler halinde doğradığınız kuru soğanları ekleyin. Soğanlara tuz ve karabiber ekleyip tamamen karamelize olana dek kavurun. Önce kırmızı biberleri halka doğrayıp ekleyin, 1-2 dakika kavurduktan sonra yeşil biberi de halka doğrayıp ekleyin. Biberler kavrulduktan sonra ıspanakları ekleyip tamamen sönene kadar kapağını kapatmadan pişirin. Suyunu olabildiğince buharlaştırın. Ispanaklar piştiğinde labneyi ekleyin. Labne eriyene kadar karıştırıp kavurmaya devam edin. Yuvarlak bi fırın tepsisine yağlı kağıt serip ıspanağı tabak olacak şekilde üzerine yayın. Domatesi halka doğrayıp ıspanağın üzerine sıralayın, peynirleri rendeleyip üzerine serpin. 200 'C de ısıtılmış fırında üzeri kızarana dek 10-12 dakika pişirin. Sıcak servis yapın.




        Ispanak pizzamızla ve ıspanaklı ricottalı tortellinimizle soframıza geçebiliriz :) Dediğim gibi rahatlıkla 4 kişilik bi menü hazırladınız, hem de hazırlık süreci de dahil sadece 45 dakikada :) Hadi masada birleşmiş halini de fotoğrafta görelim ve gidip malzemelerin alışverişini yapın ;) Şimdiden afiyet olsun :)


        AFİYET OLSUN (: