14 Mayıs 2014 Çarşamba

KARA EKMEK

        Bugün yemek tarifi yok, bugün bir lokma ekmek yeme isteği yok içimde. Bugün yas var. Ve bugün yası yaşayamama var. Her faciada olduğu gibi, her kayıpta olduğu gibi bugün de işin içine karışan siyaset var. Ölü ayırma var, memleket ayırma var. Kimseyi suçlamadan yasımızı tutmayı elbet isterdik lakin burda kocaman bir ihmal var. Resmi açıklamaların bağırdığı gibi değil olay, trafo patlaması değil, grizu patlaması. Yetkililer bilmez bunu, ben de bilmem, sen de bilmezsin, bunu orada, o maden ocaklarında çalışan, gün aymadan karanlığa girip gün batmadan çıkamayanlar bilir, ve bu bir madencinin açıklamasıdır haber kanalında; "bu bir grizu patlamasıdır"! 2013'te meclise götürüldü Soma maden ocağındaki koşullar 20 gün önce meclisten "red" kararı çıktı, "gerek yok, orası sağlam denetim tam" kararı çıktı. 1 yıldan kısa bir süre önce bakanın biri çıktı ve dedi ki Soma'da "burası çok güvenli, denetim muhteşem" bu sabah tekrar verildi bi haber kanalında, "demişti" denmedi, bir kaç ay öncenin haberi yeniden yayınlandı, yalanlanma şansı yok! İsimleri bilmediğimden, red oyunu kimin attığını bilmediğimden ya da farazi konuştuğumdan değildir parti ya da siyasetçi ismi vermemem. Bilmeden okuyun, bilmeden okuyun ki ölüme tarafsız bakın, hatalara ihmallere, yasal süistimallere tarafsız yaklaşın. Benim partim ne eylerse iyi eyler demeyin. Ortada iyi işler ve kötü işler var, ayırtedin.
        Yüreğim kanıyor benim bugün, karnıma sancılar mideme kramplar giriyor. Yutkunamıyorum, gözlerimi kocaman tavana dikmekten yoruldum göz yaşım düşsün istemiyorum. Başlasam duramayacağımı biliyorum. Sabahtan beri boğazımda bişey var takılı, yutkunuyorum yutkunuyorum inmiyo aşağıya. Bişey yemedim oysa, su içip duruyorum bastırmak için.
        Ben sabah kocamı işe "iyi çalışmalar" diyerek, öperek uğurlarken insanlar babaları, kardeşleri, kocaları için nöbet tutuyodu Soma'da. Kömür tozu çok iyi geliyomuş cilde, bu akşam yatarken nemlendiricini sürmek yerine mangal kömüründen sür yüzüne. Bugün sana yakışan tek renk siyah olsun. Bir dur, bir bak, bir düşün, dertlerinLe onlarınkiler arasındaki farkı düşün, ama şükretme, şükretmek için değil, ona bakıp acıyıp kendi hayatından memnun olmak için değil, bir kez olsun sadece empati kurmak için bak o yana. Kanalı değiştirme, radyoyu susturma, gazetede magazin sayfasına transit geçiş yapma.. BAK! o fotoğraflardaki o insanların gözünün içine bak, bişey yap.
        787 can! 80'i yaralı çıktı gerisi CANsız! 707 can, 707 aile. Savaş blançosu gibi değil mi. Resmi açıklamalara aldırma. Dedim ya, kimse bilmez orda çalışandan başka. Soruyorlar, az önce vardiyası olmadığı için şans eseri içerde değil de dışarda olan, canlı kalmayı başaran madenci açıklıyo cansız arkadaşını yeni çıkarmışken maden ocağından; "içeride 6 km'lik bi koridor var, 400 civarı madenci olur orda, hiç birinin canlı çıkma ihtimali yok. Ocaktakilerin hepsi yerde yatıyo, kimi maskeyle kimi maskesini takamamış, kimi yerde ekmeğine sarılmış". Yutkunabiliyo musun, yutkunsan da boğazındaki yumruyu aşağı itebiliyo musun? Bu pazar mangal yakabilecek misin, elin kömüre her gittiğinde markette bugünki fotoğrafları zihninden silebilecek misin, gönül rahatlığıyla uyuyabilecek misin?!?!
          Ölü ayırıyo hala bi kesim, "ölü sevici" diyo benim için. Soma'daki de Somali'deki de Mısır'daki de ölüdür; annedir, babadır, kardeştir, eştir, candır, insandır, ÖLÜDÜR! İnsanın dirisine saygının olmadığı, insan ayrılan bi ülkede ölüye de saygı beklemek ahmaklıktır ya, gene de her seferinde kanım çekiliyo, içim ürperiyo insanların kötü yürekleri karşısında, çaresiz kalıyorum. Biliyorum ağzımdan ne çıksa onun kulağından girip zihnine ulaşamayacak. Biliyorum ben annemden, çocuğum benden güzel bi dünyada yaşayamayacak. Allah hepimizi korusun, 700 küsür aileye sabır versin.

          BAŞIMIZ SAĞ OLSUN!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder