29 Mayıs 2014 Perşembe

TAVADA MISIR EKMEĞİ

        Dün akşam için fırında somon yaptım. Uzun uzun tarif etmeye değecek bi yemek değil, somon dilimleri yağlı kağıt serili fırın tepsisine dizilir, üzerlerine tuz ve karabiber serpilir. Yanına patates ve soğan yerleştirir, onların üzerlerine de tuz karabiber serpilip zeytinyağı gezdirilir ve 200 'C lik fırında 60 dakika pişirilir. Balığın yanında karamelize hale gelen soğanla fırında kızarmış patates çok yakışır. Denemediyseniz öneririm. Her ne kadar mısır ekmeği daha çok hamsinin yanına yapılsa da her türlü balıkla iyi gider. Buzdolabında çok az mısır unum vardı, ben de balık balıktır diye yola çıktım ve ince bi mısır ekmeği hazırladım. Tereyağında pişince hafif gevrek bi hal aldı, süt ve tereyağ tadıyla da balığa çok yakıştı. Denemenizi öneririm. Hazırlayıp pişirmesi 10 dakikanızı alıyor. Çayın yanına bile çok hoş bi tat olur. Bu arada balığın yanına roka salatası yapmayı da atlamayın. O da bi başına tarif değeri taşımadığı için kabaca anlatayım; rokaları yıkayıp iri parçalara bölün, üzerine 1-2 domates doğrayıp bir diş sarımsağı tuzla ezip roka ve domatesleri iyice bulayın. Daha sonra üzerine limon, nar ekşisi, balsamik sirke ve bol zeytinyağı gezdirin. Mersinde hangi balık restoranına giderseniz gidin vazgeçilmez salatadır. Roka salatasız balık yetim kalır (: Öyleki Mersin'deki bi restoranın adında bile rokayla balık birlikte anılır; Rakı Roka Balık (2R1B) diye bi restoran vardır ve en lezzetli balıkları, en taze mezeleri orda yersiniz. Balık sonrasındaki ikramlar da her zaman taze hazırlanır, en son bol köpüklü bir türk kahvesiyle taçlandırırlar. Mersin'in çok daha meşhur balık restoranları vardır ancak buradaki tazeliği ve lezzeti az yerde bulabilirsiniz. Bi gün yolunuz düşerse muhakkak bulun ve gidin (: Selamımı söylemeyin tanımazlar (((: Kendini tanıtan müşterilerden değilimdir ((: Gider yer, hesabımı öder ve kalkarım. İkinci gidişimde "ne verim abime" "ne vericen bana" muhabbetine girebilenlerden olmadım. Balığı da iyi bilmiyosanız, sezonuna göre en iyisini yemek istiyosanız muhakkak garsona bırakın. Bu sıralar en iyisi açık deniz levreğidir, bi ay daha sabrederseniz kofana çıkar ki parmaklarınızı da birlikte yersiniz. Dört gözle kofana zamanını bekliyorum. Henüz yiyebiliyorken yemek için, zira bırakın kofana haline gelmesine izin vermek lüfer olarak bile bulamayacak hale gelicez yakında. Çinokopken dibini kazıyolar hayvancağızın. Büyüdüğünde 4 kiloya kadar çıkan balığı 8-10 santimken yakalayıp yiyolar.. Nerden nereye geldim gene ben, "arifin manchestere attığı gol"ü arıyordum oysa (((:
  • 1 su bardağı mısır unu
  • 1 çay kaşığı tuz
  • 1/2 su bardağı süt
  • 1 çay kaşığı tereyağ
        Tereyağını tavada eritip soğuması için tavayı kenara alın. Bi kasede mısır unu tuz ve sütü karıştırıp hamur haline getirin. Mısır hamurunu yağı donan tavaya parmaklarınız yardımıyla yayıp ocağa alın. 4-5 dk pişirdikten sonra ekmeği spatula yardımıyla ters çevirin, 4-5 dk da bu tarafını pişirdikten sonra altını kapatın. bi kaç dakika tavada dinlenmeye bırakıp sıcak servis edin. Üçgenler halinde kesip balık tabaklarının yanında sunabilirsiniz, ya da daha minik ekmekçikler hazırlayıp kişiye özel yuvarlaklar da sunabilirsiniz. Altın sarısı ekmeğiniz hazır (:




        AFİYET OLSUN (:

26 Mayıs 2014 Pazartesi

BADEM UNLU MÜRVER KEK

        Yaz gelince bütün tatlar daha hafif olmak ister, aynen bizler gibi (: Sadece ana yemekler değişmez, tatlılar da artık şerbetsiz, sütlü ve hafif olmak isterler. Tabakta kalmak istemezler, bilirler ki yazın verilen tatlıların çoğu tabakta kalır. Dolayısıyla tatlılarınızı da kendi kilonuz gibi hafifletmenizin vakti gelmiştir. Hadi başlayalım (: Bu tarifteki mürver şurubu sütün yerine kullanılıyor, dolayısıyla şeker miktarı azalıyor. Aynı zamanda şurup keke limonumsu bi ekşilik de katıyor, bu da daha ferah bi tatlı yiyo hissi uyandırıyo. Unla birlikte kullanılan badem unu ve mısır unu kekin yapısını bulutumsu bi hafifliğe ulaştırıyo. Yazın limonatanın yanında sunulabilecek hoş ve minik bi kek dilimi çıkıyo sonuçta ortaya (: Hadi başlayalım, kolay gelsin.
  • 1 yumurta
  • 1 fincan toz şeker
  • 1 fincan fındık yağı
  • 1,5 fincan mürver çiçeği şurubu
  • 1 fincan beyaz un
  • 1 fincan mısır unu
  • 1 fincan badem unu
  • 1 paket kabartma tozu
        Yumurta ve şekeri krema kıvamına gelene dek çırpın. Bu tarifte yumurtanın sarısını ve beyazını ayırmıyoruz. Badem unu normal un gibi bağlayıcı bi yapıya sahip olmadığı için yeterince yumuşak bi kek oluyo zaten. Yumurtanın beyazını ayrı çırpıp eklemek daha dilimlerken dağılan bi kek yapmanıza sebep olur. Bu nedenle birlikte çırpıyoruz yumurtanın sarısını da beyazını da. Krema kıvamına gelen şekerli yumurtaya yağı ekleyip çırpıyoruz, şurubu da ekledikten sonra kuru malzemeleri birlikte ekleyip yağ ve unla sırlaığımız kek kalıbına döküp 200 'C de ısıtılmış fırına koyup sıcaklığı 175 'C ye indirip 30 dakika pişiriyoruz. Keki fırından çıkardıktan sonra en az yarım saat kalıbında dinlendirmeniz gerekli, yoksa keki çıkarayım derken parçalarsınız.



        AFİYET OLSUN (:

TAZE BAHARATLI DOMATES SOSLU MAKARNA

        Makarna açık ara en sevdiğim yemektir. Sarımsaklı yoğurda bulayıp üzerine nane yakarak, bolonez soslu, napoliten soslu, patlıcan soslu, kremalı mantarlı, sebzeli, lazanya haliyle, raviolli, fettucini, vb. Özellikle yazın hem doyurucu hem pratik hem de hafif oluyor. Tamam hafiflik konusunda söz veremem sosunuza bağlı (: Bi ara hatırlatın da patlıcan soslusunu yapalım, zira yaza en çok yakışan makarna çeşitlerindendir (: Neyse şimdi şu makarnanın tarifini verelim. Tam bi İtalyan lezzeti, akdeniz esintili harika bi makarna. Yanında güzel soğutulmuş bi kadeh beyaz şarapla da harika olur. Ben bu sıralar içemiyorum siz benim yerime de "cheers" deyiverin ((:
  • 1 paket makarna
  • 2 su bardağı domates püresi
  • 3 çorba kaşığı sızma zeytinyağ
  • 1 çay kaşığı domates salçası
  • tuz, karabiber
  • 6-7 yaprak taze fesleğen
  • 9-10 yaprak taze kekik
  • 1 çay kaşığı elma sirkesi
        Makarnayı al dante haşlayın ve süzmeden suyunun içinde bekletin. Sos tenceresinde yağı ısıtıp salçayı ekleyin. Salçayı hafif kavurduktan sonra domates püresini ekleyin. Taze baharatlar hariç bütün malzemeleri ekledikten sorna 10 dakika kadar orta ateşte pişirin. Taze baharatları çok ince doğrayıp sosa ilave edin. Makarnayı da süzerek sosa ekleyin ve 5-10 dakika sos makarnaya yapışana dek birlikte pişirmeye devam edin. Daha sonra tencerenin kapağını kapatıp 20 dakika kadar dinlendirin. Servis tabağına aldığınızda üzerine bir kaç tatlı kaşığı sızma zeytinyağı gezdirip taze baharatlarla süsleyerek servis yapın. Çiğ olarak eklediğiniz zeytinyağı makarnanızın akdenizli kişiliğini ön plana çıkarıp daha ferah bi his uyandıracaktır.



        AFİYET OLSUN (:

FIRINDA PATATES PÜRESİ

        Dün kahvaltıya davetliydik, dolayısıyla kahvaltı için yorulmadım. Öyle olunca da akşam yemeği için ben girdim mutfağa. Normalde pazar günleri yemek sevgili eşimden olur, bahçede mangal yakar ve biz de afiyetle yeriz pişirdiklerini (: Dediğim gibi bu pazar benden oldu. Hem dinlenmiş olmanın verdiği dinginlikle hem de vakit bolluğundan keyifli bi mönüye giriştim ben de; taze baharatlı domates soslu makarna, ızgara biftek ve fırında patates püresi. Böyle uyumlu mönüler hazırladığınızda uyumun altını çizmek ve yemekler arasında geçiş sağlamak için en az bir malzemeyi bütün yemeklerinizde kullanın. Benim geçiş melzemelerim baharatlarım oldu. pürede de, makarnada da, biftekte de tuz, karabiber, taze kekik ve taze fesleğen kullandım. Eğer elinizin altında varsa taze adaçayı yaprağı da kullanabilirsiniz ama adaçayı kişniş gibi yoğun bi baharat olduğu için dikkatli kullanılmalıdır. Gelelim fırında patates püresine. Bi ara patates grateni çok sık pişirirdim, çok da severim ama bu kez daha farklı bişey yapmak istedim. Ben de grateni son anda püreye çevirdim. Çok da lezzetli oldu. Şimdiden ellerinize sağlık diyelim (: Malzemeler 4 kişi için uygundur.
  • 2 büyük patates (yaklaşık 500 gr)
  • 200 ml çiğ krema
  • 200 ml süt
  • 250 gr çeçil peyniri (yerine tel peyniri ya da dil peyniri de kullanabilirsiniz, hatta mozerella bile olur)
  • 1 tatlı kaşığı tuz
  • 1/2 çay kaşığı taze rendelenmiş muskat
  • 1/2 çay kaşığı taze çekilmiş karabiber (karabiberinizi top halinde alın ve değirmenden kullanın. Taze çekilerek kullanılan karabiber mide ağrısına sebep olmadığı gibi tadı da daha zengindir, sadece acısı değil taze topraksı aroması gelir damağa)
  • 2 yaprak taze fesleğen
  • 3-4 yaprak taze kekik
        Patatesleri soyup iri küpler halinde doğrayın, üzerine taze baharatlar ve peynir hariç bütün malzemeleri ekleyip karıştırın.


        Tencerenin kapağını kapatıp ocağın küçük gözünde ama yüksek ateşte kaynamaya bırakın. Patateslerle
sıvı malzemelerin düzeyi hemen hemen aynı olduğu için tencerenin kapağını kapatıyoruz. Kaynamaya başladıktan sonra kapağı açmanız lazım yoksa taşar (:



        Kremalı süt kaynamaya başladığında tencerenin kapağını açın ve 12-15 dakika sıvı azalıp patatesler yumuşayana dek pişmeye bırakın. Patatesler yumuşadığında tencereyi ocaktan alıp 5 dakika kadar dinlenmeye bırakın. Daha sonra püre haline getirip peynirleri içine ekleyin. Karıştırarak peynirlerin erimesini sağladıktan sonra taze baharatları incecik doğrayıp içine ekleyin. Uygun bir borcamın tabanını ve kenarlarını tereyağ ile yağlayıp püreyi içine yayın. Önceden 200 'C de ısıtılmış fırına koyup fırını üst ızgara konumuna getirip pürenin üzeri tamamen altın rengine dönene dek pişirin. Kızartma kısmı 15 dakikamı aldı ancak bu süre fırınınızın gücüne bağlı olarak değişiklik gösterebilir. Dolayısıyla arada kontrol etmeyi unutmayın. Pürenin üzeri kızardıktan sonra fırını kapatın ve içinde 20 dakika kadar dinlenmeye bırakın. Püreyi fırından birden çıkarırsanız üzeri aniden sertleşebilir. Biraz sabır (:




        AFİYET OLSUN (:

21 Mayıs 2014 Çarşamba

CUPCAKE

        Sipariş cupcake'lerimin tarifini vermediğimi biliyosunuz ama gözünüz gönlünüz açılsın istedim :P Kakaolu kek, ganaj krema, çilekli el yapımı çikolata ve renkli çikolata topları (: Sipariş sahiplerine afiyet olsun (:





ZEYTİNYAĞLI TAZE FASÜLYE

        Havalar ısındı, etli tarifler rafa kaldırıldı (: Yerini ızgara tavuklu balıklı ya da sebzeli tariflere bıraktı (: Zeytinyağlı fasülye bizim yemeklerimizde salata gibi bişeydir, her gün olsa kimse "gene mi fasülye" demez. Öyle sevilir yani. Benim fasülyemde akdeniz usulü hazırlanır (salçalı), ege usulü pişer (çiğden). Fasülye pişirmenin püf noktası bi gece buzdolabında dinlendirmektir. Bütün zeytinyağlılar bi gece dinlendikten sonra daha lezzetli hale gelir.
  • 1 kg fasülye
  • 2 orta boy kuru soğan
  • 8-10 diş sarımsak
  • 1 tatlı kaşığı biber salçası
  • 1 çorba kaşığı domates salçası
  • 2 büyük domatesin rendesi
  • 2 çorba kaşığı zeytin yağ
  • tuz
        Fasülyeleri temizlemeden önce akan suda iyice yıkayın. Daha sonra temizleyip 2-3 parçaya bölün. Soğanları iri iri doğrayın. Sarımsakları soyup irileri 2 parçaya bölün ve bütün malzemeleri karıştırıp düdüklü tencereye alın. Kapağını kapatıp düdükten ses çıkana dek harlı ateşte tutun. Düdük sesini çıkarınca düdüğü kapatıp 30 dakika orta ateşte pişirin. Ocağı kapatıp 30 dakika düdüklü tencereyi açmadan dinlendirin. Havasını alarak tencereyi açtıktan sonra fasülyeyi fazla karıştırmadan servis tabağına alın. Fazlaca karıştırırsanız fasülyeler ezilir. Oda sıcaklığına gelen fasülyeyi buzdolabına kaldırın ve ertesi gün servis edin.


        AFİYET OLSUN (:

14 Mayıs 2014 Çarşamba

KARA EKMEK

        Bugün yemek tarifi yok, bugün bir lokma ekmek yeme isteği yok içimde. Bugün yas var. Ve bugün yası yaşayamama var. Her faciada olduğu gibi, her kayıpta olduğu gibi bugün de işin içine karışan siyaset var. Ölü ayırma var, memleket ayırma var. Kimseyi suçlamadan yasımızı tutmayı elbet isterdik lakin burda kocaman bir ihmal var. Resmi açıklamaların bağırdığı gibi değil olay, trafo patlaması değil, grizu patlaması. Yetkililer bilmez bunu, ben de bilmem, sen de bilmezsin, bunu orada, o maden ocaklarında çalışan, gün aymadan karanlığa girip gün batmadan çıkamayanlar bilir, ve bu bir madencinin açıklamasıdır haber kanalında; "bu bir grizu patlamasıdır"! 2013'te meclise götürüldü Soma maden ocağındaki koşullar 20 gün önce meclisten "red" kararı çıktı, "gerek yok, orası sağlam denetim tam" kararı çıktı. 1 yıldan kısa bir süre önce bakanın biri çıktı ve dedi ki Soma'da "burası çok güvenli, denetim muhteşem" bu sabah tekrar verildi bi haber kanalında, "demişti" denmedi, bir kaç ay öncenin haberi yeniden yayınlandı, yalanlanma şansı yok! İsimleri bilmediğimden, red oyunu kimin attığını bilmediğimden ya da farazi konuştuğumdan değildir parti ya da siyasetçi ismi vermemem. Bilmeden okuyun, bilmeden okuyun ki ölüme tarafsız bakın, hatalara ihmallere, yasal süistimallere tarafsız yaklaşın. Benim partim ne eylerse iyi eyler demeyin. Ortada iyi işler ve kötü işler var, ayırtedin.
        Yüreğim kanıyor benim bugün, karnıma sancılar mideme kramplar giriyor. Yutkunamıyorum, gözlerimi kocaman tavana dikmekten yoruldum göz yaşım düşsün istemiyorum. Başlasam duramayacağımı biliyorum. Sabahtan beri boğazımda bişey var takılı, yutkunuyorum yutkunuyorum inmiyo aşağıya. Bişey yemedim oysa, su içip duruyorum bastırmak için.
        Ben sabah kocamı işe "iyi çalışmalar" diyerek, öperek uğurlarken insanlar babaları, kardeşleri, kocaları için nöbet tutuyodu Soma'da. Kömür tozu çok iyi geliyomuş cilde, bu akşam yatarken nemlendiricini sürmek yerine mangal kömüründen sür yüzüne. Bugün sana yakışan tek renk siyah olsun. Bir dur, bir bak, bir düşün, dertlerinLe onlarınkiler arasındaki farkı düşün, ama şükretme, şükretmek için değil, ona bakıp acıyıp kendi hayatından memnun olmak için değil, bir kez olsun sadece empati kurmak için bak o yana. Kanalı değiştirme, radyoyu susturma, gazetede magazin sayfasına transit geçiş yapma.. BAK! o fotoğraflardaki o insanların gözünün içine bak, bişey yap.
        787 can! 80'i yaralı çıktı gerisi CANsız! 707 can, 707 aile. Savaş blançosu gibi değil mi. Resmi açıklamalara aldırma. Dedim ya, kimse bilmez orda çalışandan başka. Soruyorlar, az önce vardiyası olmadığı için şans eseri içerde değil de dışarda olan, canlı kalmayı başaran madenci açıklıyo cansız arkadaşını yeni çıkarmışken maden ocağından; "içeride 6 km'lik bi koridor var, 400 civarı madenci olur orda, hiç birinin canlı çıkma ihtimali yok. Ocaktakilerin hepsi yerde yatıyo, kimi maskeyle kimi maskesini takamamış, kimi yerde ekmeğine sarılmış". Yutkunabiliyo musun, yutkunsan da boğazındaki yumruyu aşağı itebiliyo musun? Bu pazar mangal yakabilecek misin, elin kömüre her gittiğinde markette bugünki fotoğrafları zihninden silebilecek misin, gönül rahatlığıyla uyuyabilecek misin?!?!
          Ölü ayırıyo hala bi kesim, "ölü sevici" diyo benim için. Soma'daki de Somali'deki de Mısır'daki de ölüdür; annedir, babadır, kardeştir, eştir, candır, insandır, ÖLÜDÜR! İnsanın dirisine saygının olmadığı, insan ayrılan bi ülkede ölüye de saygı beklemek ahmaklıktır ya, gene de her seferinde kanım çekiliyo, içim ürperiyo insanların kötü yürekleri karşısında, çaresiz kalıyorum. Biliyorum ağzımdan ne çıksa onun kulağından girip zihnine ulaşamayacak. Biliyorum ben annemden, çocuğum benden güzel bi dünyada yaşayamayacak. Allah hepimizi korusun, 700 küsür aileye sabır versin.

          BAŞIMIZ SAĞ OLSUN!

12 Mayıs 2014 Pazartesi

PORTAKALLI ISLAK KEK

        Eveeeet pazartesi randevuları bitti, sıra geldi haftasonu yaptığım muhteşem keki paylaşmaya (: Geçenlerde bi programda portakallı bi kek tarifi gördüm, taban hazırlama fikri haricinde pek iç açıcı değildi. Ben de taban hazırlama fikrinden yola çıkarak bol kakaolu, çikolata tadında portakallı bi kek pişirdim. Tabanı hazırlamak için kullandığım malzemelerle de sosunu hazırladım. Yapımı kolay, sunumu hoş, tadı efsane bi kek sizi bekliyo (: Kolları sıvayın hanımlar beyler, mutfağaaaa......
  • 2 portakal
  • 4 çorba kaşığı toz şeker
  • 150 ml su
  • 1/2 çay kaşığı tarçın
  • 1 çorba kaşığı bal
  • 1 çay kaşığı nişasta
  • 2 yumurta
  • 1,5 çay bardağı toz şeker
  • 1 çay bardağı sıvı yağ
  • 1,5 çay bardağı süt
  • 2 çay bardağı un
  • 1 çay bardağı kako
  • 1 paket kabartma tozu
  • 2 çorba kaşığı mısır unu
         Mısır unu kekin tadını değiştirmiyor ama dokusunun hamur olmasını engelliyor. Bu kekte yumurta beyazlarını ayrı çırpmayacağımız için mısır unu önemli bi malzeme, atlamamanızı öneririm (: Önce tabanı hazırlayalım. Portakallardan birini ince daireler şeklinde dilimleyin. Geniş bir tavanın tabanına yayıp üzerine 4 çorba kaşığı toz şekeri serpin. 150 ml suyu da portakalların üzerine boşalattıktan sonra orta ocakta yüksek ateşte kaynamaya bırakın. Portakallar kaynamaya başladıktan sonra 1/2 çay kaşığı tarçını üzerine serpip 2-3 dakika orta ateşte pişmeye bırakın. Portakallara zarar vermeden bi çatal yardımıyla ters çevirip 2-3 dakika daha pişirdikten sonra tavanın altını kapatın. Kek için orta boy yuvarlak bi borcam kullanın. Borcamın tabanını pişirme kağıdıyla kaplayıp pişen portakal dilimlerini tek sıra halinde tabana sıralayın ve soğumaya bırakın. Karıştırma kabında 2 yumurtayı kırıp 1,5 çay bardağı toz şekeri boşaltın ve yüksek devirde mayonez rengine dönene dek çırpın. Krema haline gelen yumurta-şeker karışımına sıvı yağı ekleyip 1-2 dkika daha çırptıktan sonra sütü de ekleyin. Bütün sıvılar birbirine karıştıktan sonra kakoyu ekleyip bütün topakları yok olana dek çırpın. Un ve kabartma tozunu eleyin, mısır ununu da karıştırıp sıvı karışımın üzerine döküp hızlıca topaksız ve akışkan bi hamur elde edin. Soğuyan tabanın üzerine kek hamurunu döküp 180'C de ısıtılmış fırında 40 dakika pişirin. Pişen keki fırından çıkardıktan sonra yarım saat dinlenip soğumaya bırakın. Kekin kenarlarından bi bıçakla geçerek borcamdan ayırın ve servis tabağına ters çevirin. Tabanda portakallara yapışık haldeki pişirme kağıdını yavaşça sıyırın ve keki tamamen soğuyana dek oda sıcaklığında bekletin. Bu arada portakalları pişirdiğiniz tavaya diğer portakalı sıkın. 1 çorba kaşığı balı da ekleyerek kaynamaya bırakın. Bal eriyip sos kaynamaya başladığında 1 çay kaşığı nişastayı ekleyerek yoğunlaşmasını sağlayın, bu noktada tercih ederseniz 1 tatlı kaşığı da tereyağ ekleyebilirsiniz, ben eklemedim. Tereyağ sosun daha kremamsı olmasını sağlar, ben meyvemsi kalmasını tercih ettim. Nişasta topakları tamamen yok olduğunda sosu 2 dakika daha pişirip sosluğa aktarın, bu noktada bi spatula kullanırsanız daha iyi olur, yoksa sosunuzun yarısı tavada kalır (: Kek ve sos soğuduktan sonra dilimleyip üzerine sos gezdirerek servis yapın. Ilık da çok lezzetli oluyor gerçi ama kekler tam soğumadan burnu hassas kişilere içindeki yumurtayı hissettirebilir, servis sıcaklığına kendi damak tadınıza göre karar verin (:



          Akşam bir bardak sütle yemesi çok keyifli oluyo (:

          AFİYET OLSUN (:

6 Mayıs 2014 Salı

ALMAN PASTASI

        Adı gerçekten bu mu bilmiyorum, orijinal tarif de bu mu onu da bilmiyorum. Bildiğim bişey var biz ilkokuldayken simit arabalarının içinde satılırdı ve adı buydu. Aslında mayalı poğaça hamurunun şekerlisinin içini kremayla dolduruyorsunuz. Hepsi bu. Ama hani çocukluktan kalan tatlar insanda ayrı bi mutluluk yaratır ya, işte öyle bişey. Eğer sizin bu tarifle bi anınız yoksa pek çekici gelmeyebilir, gene de denemeye değecek lezzette olduğunun garantisini verebilirim. Garantilerin tamamı tarafıma aittir hiç bi gurme merciiiiiine onaylatmadım, gerek duymadım en birinç gurme benim :P Şakası bi yana, kendi mutfağınızın şefi olun ve sadece kendi damağınıza güvenin, ben hep burdan yola çıktım, gelişmiş tat duyularım beni asla yarı yolda bırakmadı (:
  • 2 büyük yumurta
  • 1 su bardağı ılıkta sıcak, sıcaktan ılık süt
  • 1 paket kuru maya
  • 1/5 çay kaşığı tuz
  • 1 çay bardağı toz şeker
  • 1 çay bardağı fındık yağı
  • ele yapışmayacak bi hamur elde edene kadar un
kreması;
  • 2 büyük yumurta
  • 1 lt süt
  • 1 su bardağı şeker
  • 1,25 su bardağı un
  • 1 paket vanilya
  • 1 tatlı kaşığı tereyağ
        Hamur için sütü, tuzu, şekeri ve mayayı karıştırıp birlikte eritin. Daha sonra yumurtaları içine kırıp çırpın. Yağı da ekledikten sonra unu bardak bardak ekleyin. Ele yapışmaz bi hamur elde edince üzerini kapatıp süt mayalar gibi sararak ılık/sıcak bi ortamda 1 saat mayalanmaya bırakın. Mayalanan hamurdan yumurta büyüklüğünde parçalar koparıp yuvarlayarak yağlı kağıt serdiğiniz tepsiye aralıklı sıralayın. Hamur toplarının arasında en az 3-4 cm aralık olsun, tepsi mayası için bekletirken hamurlar şişmeye devam edecek, birbirlerine yapışmamaları lazım. Hamurları sıraladığınız tepsiyi 50'C de ısıttığınız fırına mayalanması için bırakın. Tepsiyi fırına koyduktan sonra fırını kapatın, kendi ısısıyla 30 dakika mayalansın. Daha sonra fırını 180'C ye ayarlayın ve hamurların üzerleri pembeleşene dek pişirin. Fırını kapattıktan sonra 10 dakika içinde dinlenmeye bırakın. Hamurları fırına atınca kremayı hazırlamaya başlayın. Yumurta ve şekeri mayonez kıvamına gelene dek çırpın. Sütü ve unu ekleyip topakları tamamen kaybolana kadar çırpın, eğer ihtiyaç duyarsanız süzebilirsiniz de. Sos tenceresine aldığınız karışımı kısık ateşte sürekli karıştırarak koyulaşana dek pişirin. Koyulaştıktan sonra 2 dakika daha kaynamasına izin verin. Kremanın altını kapattığınızda vanilya ve yağı ekleyip eriyene dek karıştırmaya devam edin. Daha sonra bu kremayı çırpma kabına alıp soğuyana dek 10 dakika kadar mikserle çırpın. Dinlenmesi için buzdolabına koyup hamurlar soğuyunca çıkarıp yeniden çırpın ve hamurların içini dilediğiniz miktarda doldurup üzerine bol pudra şekeri serperek servis yapın. Buzdolabında sakladığınız sürece 3 gün tazeliğini koruyor.



         AFİYET OLSUN (:

ENGİNAR DOLMASI

       Vakit birleşme zamanıdır dostlar! Şaka be şaka 1 Mayıs yeni geçti ya, haberlerin etkisi sürüyo ((: Vakit tam da enginar vaktidir (((: İster kalbini alın iç baklayla zeytinyağlı pişirin, ister garnitürle başlangıç olarak sunun ister de benim yaptığım gibi dolmasını yapın. Benim gibi dediğime de bakmayın, pek sevmem! Sırf karaciğerimi memnun etmek için yerim arada, mecburiyetten yani.. Ama benim haricimde bütün ev ahalisi pek sever her türlüsünü. Yıllaaaaar önce annem "Kıpprıss" tatilinden döndüğünde öve öve bitirememişti bir enginarlarını bir de Hellimlerini. Hellimi severim, sevmem taparım, ama enginarla ilişkimiz daha mesafelidir ((: Yılda bir kaç kez muhakkak tüketin, karaciğer yağlanmasına ve kötü kolestrole müdehale konusunda pek başarılı bu ağacımsı sebze. Yapımı normal dolmadan farklı değil, içeriği de ha keza.
  • 4 büyük enginar
  • 1 büyük soğan
  • 1 çay bardağı pirinç
  • 1/2 çay bardağı bulgur
  • 1 tatlı kaşığı biber salçası
  • 1 çorba kaşığı domates salçası
  • 1 çay bardağı domates püresi ya da 2 domatesin rendesi
  • 2 diş sarımsak
  • 1/4 demet maydanoz
  • 1/2 çay bardağı sızma zeytinyağ
  • tuz karabiber sumak
  • 1 limon
       Enginarların sapını kesip yıkayın, derin bir kaba koyup üzerini tamamen suyla doldurun, limonun yarısını enginarların üzerine sıkıp içi hazırlarken beklemeye bırakın. Soğanı ve maydanozu ince doğrayın, sarımsakları tuzla ezin ve bütün malzemeleri karıştırın. Limonlu suda beklettiğiniz enginarları kenarından, yapraklarına zarar vermeden sıkıp fazla suyunu akıttıktan sonra yaprakların arasını iç harcıyla doldurup derin bir tencereye yerleştirin. Enginarların yarısına gelecek şekilde kaynayan suyla doldurup limonun diğer yarısını içine sıkıp yüksek ateşte kaynamaya bırakın. Dolmanın suyu kaynamaya başladıktan sonra 1 çay kaşığı kadar tuz serpip tencerenin kapağını kapatın, ateşi kısıp 30 dakika pişirin. Dolmalar piştikten sonra 20 dakika kapağı kapalı şekilde dinlendirip sıcak servis yapın.




        Tabaklara servis yaptıktan sonra gelelim bu ağacımsı şeyin nasıl tüketileceğine ((: Yapraklarını tek tek koparıyosunuz, midye dolmada olduğu gibi o yapraklar içi harç dolu birer küçük kaşık görevi görüyo. Yaprağın ucundan tutup içi dişinizle sıyırıyosunuz, yaprağın köke yakın kısmında etli beyaz bir kısım var, orayı dişinizle sıyırmanız gerekiyo işte. Yemesi meşakkatli bi yemek, yaprakları tek tek sabırla sıyırdınız, enginarın kalbiyle tanışın (: kalbin ortasındaki tüyleri kaşığınızla çıkarıp kalbini de yiyerek (pek cani bi tabir oldu bu be) yorgun ama zafer kazanmış bi asker edasıyla masadan kalkabilirsiniz ((:

         AFİYET OLSUN (:


5 Mayıs 2014 Pazartesi

ÇİLEKLİ CHEESECAKE

        Pazar günü bahçede mangal klasiğimize bu hafta misafirimiz vardı (: Yemekten sonra serin bi tatlı ikram etmek istedim ve daha önce limonlusunu yaptığım cheesecake'in çileklisini pişirdim. Ve bu kez üzerinde minicik bir çatlak dahi oluşmadı ((: Oldum ben oldum (((:
  • 600 gr süzülmüş labne
  • 1 kutu (200 ml) çiğ krema
  • 1 su bardağı toz şeker
  • 1 su bardağı çilek püresi (çileği temizleyip yıkayıp robottan geçirin)
  • 2 paket şekerli vanilin
  • 3 çorba kaşığı nişasta
  • 4 büyük yumurta
  • 1,5 paket yulaflı bisküvi
  • 120 gr yumuşak tereyağ
sos için;
  • 1/2 su bardağı çilek püresi
  • 1/2 su bardağı su
  • 2 çorba kaşığı toz şeker
süsleme için;
  • taze fesleğen yaprakları
     Kalıbınızın tabanına yağlı kağıt serin. Yulaf bisküvisini robotta un haline getirip yumuşak tereyağıyla yoğurup kalıbın tabanına yayıp buzdolabında dinlenmeye bırakın. Süzülmüş labne, çiğ krema, toz şeker, çilek püresi ve vanilyayı karıştırma kabında telle çırpın, karışım homojen bir hal aldığında nişastayı ekleyip karıştırın. Yumurtaları tek tek karışıma yedirin. Buz dolabında bekleyen kalıbı çıkarıp kremayı üzerine dökün. Fırını 170'C de ısıtıp içi su dolu fırın tepsisinin içine kalıbı yerleştirip 1 saat pişirin. Pişirme süresi dolduğunda fırını kapatın ama fırın kapağını açmayın, 1,5 saat de fırının kendi ısısıyla dinlendirdikten sonra çıkarın. Dinlenirken çatlamaması için kalıbın kenarlarından bir bıçak yardımıyla cheesecake'in kenarlarını ayırın. Oda sıcaklığına gelene dek tezgahta beklettikten sonra bi gece buzdolabında bekletin. Kalıbınızdan zedelemeden çıkarabilmek için cheesecake'in üzerine yağlı kağıt serip bi tabağa ters çevirin, daha sonra servis edeceğiniz tabağı cheesecake'in tabanının üzerine yerleştirip yeniden ters yüz edin. Üzerindeki yağlı kağıdı dikkatlice üzerinden alıp servise hazırlayın.

       Sos için çilek püresi şeker ve suyu karıştırıp sos tenceresinde sos kıvamını alana dek pişirin. Soğuduktan sonra tabaklara bu sosla şekiller çizip dilimlediğiniz cheesecake'i de tabağa yerleştirip üzerini taze fesleğen yapraklarıyla süsleyerek servis yapın. Fesleğeni atmayın derim, birlikte çok lezzetli oluyorlar, hem de çok ferah bi his bırakıyo ağızda. Bir de cheesecake dilimlerken her kesikte bıçağınızı peçeteyle temizlemeyi atlamayın, temiz dilimler elde edersiniz ;)



            Bir saat pişmesine rağmen hala yumuşacık olan tatlınız hazır (:

            AFİYET OLSUN (:

2 Mayıs 2014 Cuma

KAHVALTI DAVETLERİ

        Günün en sevdiğim öğünüdür kahvaltı (: öyle ki üç öğünümü kahvaltıyla geçirebilirim (: Dolayısıyla hem pazar kahvaltılarını hem de kahvaltıyla verdiğim davetleri çok severim. Her masayı özenerek hazırladığım sır değil ancak kahvaltı sofrası hazırlamayı ayrıca severim. Market alışverişinde kendimden geçtiğim doğrudur ((: kaç çeşit peynir, kaç çeşit şarküteri aldığımı ancak kasada poşetleme yaparken farkederim ((: İlk kez gördüğüm her türlü ürünü denerim; bu yaz tütsülenmiş peynirle tanıştım mesela. Çok sevmedim o ayrı ama kardeşim çok sevdi, Hollanda'nın mavi peynirini de ben sevdim kardeşim sevmedi; mavi peynir, füme tavuk göğsü ve domatesle yapılmış zeytinli ekmeğe sandiviç yanında bi kutu da zero'ya asla hayır diyemem, demeliyim biliyorum ((: Neyse gelelim kahvaltı davetlerinde dikkat etmeniz gerekn inceliklere. Öncelikle davetin zamanı önemlidir; kışın daha ağır, tereyağlı, kuymaklı, bol şarküterili kahvaltılar hazırlayabilirsiniz. Özellikle kış aylarında lezzetli domates salatalık bulamadığınız için kuru meyve ve portakal suyuyla masanızı renkelndirebilirsiniz. Yazın sofranıza ekleyeceğiniz taze meyveler ve evde yapılmış buzlu çay ya da limonata sizi de misafirlerinizi de ferahlatacaktır. Bugün paylaşacağım fotoğraflar bahardan, yani hemen bu haftadan (: Bi geçiş sofrası olarak düşünürseniz hem kuru meyvelerin hem de domates saltalığın varolduğu bi sofra hazırladım. Fotoğrafların altına küçük açıklamalar yaparım ama onlara geçmeden önce önemli bi konudan daha bahsedeyim; gelen misafirlerinizin titizliklerine siz de dikkat edin.
  • Yumurta kokusuna dayanamayan bi misafiriniz varsa kullanmayın.
  • Laktoz allerjisi olan bi misafiriniz varsa tofu ve soya sütü gibi alternatif kahvaltılıklar da edinmeyi atlamayın.
  • Aromalı çay sevmeyenler için klasik, sevenler için bergamotlu olmak üzere iki ayrı çay demlemeniz size fazladan iş çıkarmayacaktır merak etmeyin (:
  • Yumurta, sucuk, salçalı sosis, patates salatası, zeytin salatası gibi suyu olan ya da tabakta koku bırakacak kahvaltılıklar servis ediyorsanız muhakkak yedek tabak ve çatal bıçak servisleriniz masanın kullanılmayan ucunda ya da dresuarınızın üzerinde hazırda beklesin.
  • Ekmekleriniz bir kaç çeşit olsun, tuzsuz ve tam tahıllı ekmekleri muhakkak sepetinizde bulundurun.
  • Misafirleriniz arasında küçük çocuğu olan varsa ebeveynlerinden önceden yemelerinin yasak olduğu besinler olup olmadığıyla ilgili bilgiyi muhakkak alın. Fındık kremasıyla gevrekle hoşluk yapayım derken arkadaşlarınızın gözünde antipatik olmayın ((:
  • Fazla doğalcı misafirleriniz varsa mevsimsiz kahvaltılık çıkarmayın, yemeyeceği gibi diğer misafirlerinizin de tadını kaçırır, yedirmez, illallah ettirir ((:

        Çay tercih etmeyecekler için küçük bi bitki çayı tabağı da hazırladım, peçetelerimi ve servislerimi bahara uygun tercih ettim. Patiseri ve ekmek sepetimi ayırdım.

             Patiseri ürünlerimi mini boylardan tercih ettim, artık gibi görünmelerinden hiç hoşlanmam.

Ben kuru meyvelerin bi kısmını peynir tabağının yanında sunmayı severim (: Size de öneririm.

Kahvaltıya yakışacak ceviz, badem, fındık gibi yemişlerle kuru meyveleri birlikte sunabilirsiniz.



Bu tereyağ sunumu tamamen tarafıma aittir ((: Altta yapımını anlaticiiiim ((:

       Oda sıcaklığında yumuşamaya bıraktığınız tereyağını bi kahvaltı çıkağı yardımıyla mini boy dondurma kepçesine doldurup bi tepsiye sıralayın, daha sonra buzluğa bırakıp bi kaç saat donmasına izin verdikten sonra kapalı saklama kaplarına dizip buzlukta saklayın. Kahvaltılarda dilediğiniz kadar top çıkarıp servis edebilirsiniz. Hem çok şık görünüyor hem de artık gibi görünen, şekilsiz yağ parçaları kalmıyor ;) Misafirlerinizden pratik zekanız konusunda aldığınız övgüler de cabası (((:

        Hadi hepimize afiyet olsun, haftasonu yaklaşırken şık kahvaltı sofraları hazırlayın (: