Dört ay olmuş burada yazı yazmayalı. Malumunuz bebek bekliyorduk, sağlıkla katıldı aramıza. Üç aylık oldu bile :) Onunla uğraşmaktan sadece tarifleri facebook sayfasına giriyordum. Burada daha güzel ve uzun yazmayı seviyorum çünkü. Şikayetçi takipçilerim var :D Elif canım sana selam olsun bu ;) O kadar uzun zaman bekledikten sonra belki tarif yazısı okumayı tercih ederdiniz ama ben bugün size mekan eleştirisi yapıcam. Aylar önce Enjoy Burger House'la ilgili bir yazı yazmıştım, ondan sonra Mersin'de nerde ne yenir diye mesajlar almaya başladım. İnsanlar tariflerimden ve sanırım bir miktar da seçiciliğimden yola çıkarak mekan önerileri istemeye başladılar :D Eğer benim kıstaslarıma göre hareket ederseniz benim gibi Mersin'de yemek yiyeceğiniz üç beş mekan olur üzgünüm :D ama kaliteli olur ondan da şüpheniz olmaz :)
Gelelim Mersin Blush'a. Efenim "berbat" diyemem elbette lakin bir daha tercih edeceğimi zannetmiyorum. Dün işten çıkınca sürekli Wo-Wo'da ve Blush'da takılan arkadaşlarımla buluştuk, fena halde acılı ekşili çorba istemiş canları, şimdilik Mersin'de çin mutfağı yapan tek yer olduğundan Blush'a oturduk. Önden acılı ekşili çorba istediler, ardından biri acılı biftek diğeri noodle istedi. Benim pek çin mutfağı havam yoktu, ki iyiki yokmuş. Klasik Türk şef uyarlamalarına düştüler :D Ben de Blush Burger söyledim. İçeriği muhteşemdi, karamelize soğan, ızgara mantar, avakado sos, chedar, vb. Allah dedim istiyorum istiyorum. Garnitür olarak elma dilim patates yerine klasik patates istedim. Siparişlerden sonra geçelim gelen tabaklara. Fotoğraflamayı çok isterdim ama yaptığını değil restoranda yediğini instagramda paylaşanlardan görünmemek adına çekim yapmadım. Ötesinde oraya otururken blogda mekanla ilgili yazı yazmak da yoktu aklımda. O an sadece mis gibi güneşin altında iyot kokusunu içime çekip tatlı tatlı sohbet ediyordum :)
Acılı ekşili çorba yoğun ve hafif de tatlı bir çorbadır, bize gelen çorba Türk damak tadına göre modifiye edilmiş bir çorbaydı; lezzetliydi ama kesinlikle orijinali değildi. Beni biliyosunuz artık, kendi mutfağınızın şefi olun derim ama orijinal reçetelerin de bozulmasına çok kızarım! Tarif oluşturmak hiç de kolay bi iş değildir. Bahsettiğim "acık karabiber serp, acık da pul biber, kavur kızık ateşte pişmeye bırak" tarifleri değil elbet. Herkes gibi ben de "dolapta ne varsa" yemekleri yaparım ama reçeteli tarifler vardır ki onlara saygı duyulması gerekir. Mutfak kimya işidir derim hep, oranları değiştirdiğiniz taktirde ortaya gene yenecek bir şey çıkar elbet ama o artık yapmak için yola çıktığınız şey değildir. Noodle spagettiyle yapılmaz mesela değil mi ;)
Acılı biftek ilk ağzınıza aldığınızda lezzetli ancak çiğnedikçe yavanlaşıp ne olduğunu anlamanızı güçleştiriyor. Bunun sebebi, yemeğe en son eklenen soya sosunun çok baskın bir lezzet olması. Soslar ayrışır; beyaz soslar genellikle bol yağlı, alt lezzetlidir. Genellikle içine eklendiği tarifin bağlayıcısıdır, misal beşamel. Siyah soslar uzun süre pişirilerek/çektirilerek hazırlanır, tatları çok yoğundur ve size kösele dahi yedirir lezzetleri :D misal demi grass, soya.. İyot oranları oldukça yüksek ve konsantre tatlardır siyah soslar. Mutfağa saygısı olmayan şeflerin sığındıkları limanlardır. Şefin tavsiyesi; siyah soslu bir yemek isteyecekseniz sosu yemeğin yanında isteyin, önce yemeği sossuz tadın, öyle de yeme isteği uyandırıyorsa o mekanı yıldızlandırın ;) Neyse acılı bifteğe dönelim, dediğim gibi yemeğe en son eklenen soya sosu çok baskın bir lezzet olduğundan damak ilk onun tadını alıyor, beyin o uyarıyla "hmmm lezzetliiii" derken sos kayboluyor ve şekeri bitince plastikleşen bigbabolla dönüyor. Sebzeler lezzetsiz, etler lezzetsiz. Eğer iyi bir mekan işletmecisiyseniz bilirsiniz ki en lezzetli yemekler en iyi malzemelerden yapılır. Dolayısıyla şubatın ortasında içinde kabak kullanılan bir tarifi misafirlerinize sunmazsınız. Mekanların menülerinde yapacakları mevsimsel değişiklikler ilk aşamada müşterilerce garip karşılansa da, garson tarafından yapılacak "size en iyi hizmeti ve lezzeti sunabilmek amacıyla mevsim dışı sebzelerle hazırlanan yemeklerimizi mevsimine dek menümüzden kaldırdık efendim" açıklaması müşterilere kendilerini değerli hissettirecektir.
Noodle da acılı biftekten farklı değildi. Blush'ın haftaiçi gündüz şefi soya sosu konusunda bol kepçe anlaşılan :D
Gelelim benim burger tabağıma... Patatesler komik denecek kadar az, soğan halkaları yanmış, burger ısırılamayacak kadar büyük, karamelize olması gereken soğanlar kıtır kıtır ses çıkaracak kadar çiğ, mantarlar tadını alamayacak kadar az, avakado sos ha keza; tadını alamayacak kadar az. Burger ısırılamayacak kadar büyük dedim ya, tabağı görünce içimden "doktor bu ne... innsann yicek bunu, innsannn" diyesim geldi O.o parmaklarımdan ellerimden akarak yemeye çalıştım ve son noktada pes edip bıraktım, yemedim. Hadi hepsini bir kenara bırakabilirdim, köfte lezzetli olsaydı! Burger köftesi yağsız kıymadan hazırlanmaz, burgerin içine garnitür olarak ne eklerseniz ekleyin köftenizi muhakkak tatlandırmanız gerekir. Blush burger'in köftesi sert, tıknaz ve lezzetsizdi. "acık tuz acık karabiber" serpeydiniz bari insafsızlar :D Ben evde burger köftesi hazırlarken baharatın yanısıra bir miktar da karamelize tereyağ eklerim. Köfteleri pişirirken ortasına parmağımla bir delik açarım ki köfte tıknaz olmasın. Oooof of Blush gibi bir mekanın şefine ben mi öğreticem bunları!
Bütün bunların yanında, hizmet kalitesi oldukça yüksek. Servis elemanları başarılı, temiz, ilgili ama bunaltmayacak kadar mesafeli ve saygılı. Sunum tabakları çok başarılı. Blush damaktan önce göze hitap etmesi gerektiğinin farkında olan bir işletme. Yemekten sonra söylediğimiz Türk kahveleri oldukça lezzetli ve yanında getirdikleri lokumlar kaliteliydi. Yeri güzel, iyot kokusu muhteşem ^_^
Tekrar tercih eder miyim, sadece bir şeyler içmek için.
Şefin yazısı biter :) Gerisi sizin tercihiniz. Mekan önerileri devam edecek :) Esen kalın :P